Haftalık
Derviş Aydın Akkoç
20 Temmuz 2025 Pazar
Darende’de bir dere kenarında, ferah bir “kilime” bağdaş kurup da akşamı temaşa edecekken; aniden büyükşehirde gözlerini açmış gibidir Handan Demir’in şiirindeki özne: nerdeyim? Sıkıntılı hazzıyla derece derece genişlik kazanacak bir sorudur bu: evlere, kalabalıklara, seremonilere, tenlere ve uçuşan tinlere doğru… Yalnızca şiirsel hareketi değil, kimi estetik problemleri de mümkün kılan bu kök-soru imge üretimi açısından da belirleyicidir: kararlı bir yadırgama işlemi sadece biçim –dize ve kelime ekonomisine vb.– değil, muhtelif içerik çabalarına da zemin teşkil eder.
Işıl Kurnaz
16 Temmuz 2025 Çarşamba
Türkiye’de işçiler yedi günlük bir zaman dilimi için en az 24 saat kesintisiz hafta tatili hakkı kazanmalarına rağmen, yeni düzenlemeyle bu genel kurala bir istisna getirildi. Turizm işletme belgesi olan konaklama tesislerinde çalışan işçiler için bu süre 11 güne çıkarıldı. Diğer bir ifadeyle 6 gün çalışmaya karşılık 1 gün dinlenme hakkı şeklindeki genel kural, turizm işçileri için 10 günden sonra 1 gün izin kullandırma şeklinde işveren lehine esnetildi. Üstelik getirilen hüküm, esnetilen bu süreyle İş Kanunu’nun 41. maddesini de dolandı. Bu madde, fazla çalışma ücreti yani fazla mesai hakkının düzenlendiği maddedir. İşte turizm işçileri için getirilen yeni haftalık mesai düzeninde, işçinin onayıyla eğer hafta tatili 10+1 şeklinde kullanılacaksa, işçinin fazla mesai ücretine hak kazanmayacağı da işveren lehine güvence altına alındı.
Cuma Çiçek
10 Temmuz 2025 Perşembe
Önümüzdeki aylarda PKK’nin silahsızlanmasına paralel olarak yasal düzenleme gerektirmeyen kimi adımlar atılabilir. Hasta ve yaşlı tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılması, Anayasa ve AİHM kararlarının alt düzey mahkemeler tarafından kabulü ve Demirtaş gibi sembolik isimlerin ve siyasetçilerin serbest bırakılması, kayyımlar konusunda kimi göreve iadelerin yapılması kısa vadede yasal düzenleme olmaksızın atılabilecek adımlar. Sürecin ilk ayağı olan silahsızlanma sürecinin tamamlanmasından sonra ikinci ayağı olan Meclis süreci başlayacak ve yasal düzenlemeler gündeme gelecek. Bu anlamda Meclis tatile girmeden önce önümüzdeki günlerde kurulması muhtemel Meclis Komisyonu sadece yeni barış sürecinin nasıl bir seyir izleyeceğini belirlemeyecek, aynı zamanda barış süreciyle demokratikleşme süreci arasında nasıl bir bağ kurulduğunu da gösterecek.
Tanıl Bora
9 Temmuz 2025 Çarşamba
Öznesi piyasa olan teknik bir deyişin, neredeyse hayatın her alanına yayılması; kamuoyunun, seçmenin, vatandaşın, halkın, milletin satın alıcı pozisyonuna yerleştirilmesi… Tersinden düşünürsek, kamuoyuna, seçmene, vatandaşa, halka, millete bir şey satmaya çalışmak… Başka türlü söylersek: kamuoyunu, seçmeni, vatandaşı, halkı, milleti hep piyasa gibi düşünmek… Neoliberalizmin zihniyet dünyasında hegemonyasının bir işareti sayamaz mıyız bunu; kamuoyunun/halkın/vatandaşın hayatî siyasî-toplumsal meselelerdeki birtakım kararlara, tercihlere, tavırlara rıza göstermesini “satın alma” lâfıyla anlatma hevesini?
Kenan Erçel
27 Haziran 2025 Cuma
New York şehri belediye başkanlığı yarışında sürpriz bir isim önseçimlerde son düzlüğe, New York eyaletinin on sene valiliğini yapmış, Andrew Cuomo ile başabaş girdi. 33 yaşındaki Zohran Mamdani, Trumpizm’in öcüleştirmeye, ötekileştirmeye çalıştığı herşeyin vücud bulmuş hali. Uganda doğumlu Müslüman bir sosyalist olarak Trump’ın tam zıt kutbu. Fakat önseçim sürecinin gözler önüne serdiği üzere Mamdani’nin tek düşmanı Cumhuriyetçi Parti değil, aynı zamanda Demokratik Parti’deki müesses nizam bekçileri, liberal ideolojinin siyaset, iş dünyası ve medyadaki neferleri.
Mete Çubukçu
18 Haziran 2025 Çarşamba
Ancak tüm bunlar İsrail’in İran’a saldırması için gerekçe oluşturmuyor. Dünyanın İsrail’deki dinci/faşist Netanyahu koalisyonunun saldırganlığı karşısındaki pozisyonunu, desteği ya da sessizliğini uzun süredir biliyoruz. Bu durumu normal karşılamamakla birlikte İsrail’in küstahlığı aşan, kural tanımaz tavrının hiçbir şekilde durdurulmaması, bu ülkenin cesaretini arttırdığı gibi, kendi meşruiyeti, mağduriyeti ve geleceğini de sorgulanır hale getirdi.  İsrail’ın kendi varlık/tehdit nedeni olarak gördüğü önce Irak ardından Suriye ve şimdi de İran’ı hedef seçmesi karşısındaki sessizlik, verilen açıktan ya da örtülü destek bugün İsrail’i İran karşısında askerî açıdan üstün kılsa da kendi geleceği açısından daha fazla tehdit altına almış durumda.
Murat Belge
16 Haziran 2025 Pazartesi
İlk ağızda son günlerde sık sık karşımıza çıkan “düşman hukuku” etkeni var. Siyaset dünyasının aktörleri birbirlerine “canım, cicim” diyerek sarılmazlar. Ama siyasi rakibe düşman ülkenin askeri muamelesi çekmek de normal görülmez. Siyaset kırıcı, inciti olabilir, çok zaman öyledir. Ama her türlü ahlaki ilkeyi çiğneyerek rakibi (“düşmanı”) yok etmek demek de değildir. AKP epey bir süreden beri bu ikincisini, düzenli bir biçimde, dozunu artırarak uyguluyor. Normal olarak rakibin mümkün olan her türlü zaafından yararlanarak toplumun desteğini almaya çalışırız. Ama “buradan öteye geçilmez” diye bellediğimiz sınırlar da vardır.
Erdoğan Özmen
5 Haziran 2025 Perşembe
Belki de tam farkında olmadan, kurgusundan çekim tekniğine (tek plan çekim) kadar dizinin tüm yapısına sinen, dahil olan başka bir şeye yönelmiş yazan ve yöneten ekip sanki. Günümüzde ergenler hakkında düşünmenin, ergenlik dönemini merak etmenin doğrudan ergenlerle sınırlı bir çerçevede mümkün olamayacağını başka bir düzeyde kavrayan, sezen bir hikâye ortaya çıkmış.
Osman Özarslan
22 Mayıs 2025 Perşembe
Diriliş-Kuruluş-Fetih, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Kurtlar Vadisi gibi dizilerle hem dünya tarihini, hem güncel siyaseti, hem de diplomasiyi hem de muvazzaf kontrgerilla faaliyetlerini yeterince deruhte ettikten sonra, İstanbul’dan Kudüs’e kadar, önüne çıkan bütün devletleri yalın kılıç terbiye edebileceği yönünde beyanatlarıyla, Tik-Tok gündemini meşgul eden ‘Reyusum’cular ile; üniversite görmüş, birkaç dili, muhtar gibi öksürmeyi ve hakim unsurun mağrur ses tonuyla “ama ben sizin sözünüzü kesmedim” nezaketiyle, “son teröristin kellesine” kadar savaşmayı arzulayan ve sürekli olarak “ama şehitlerin yavrucakları ve gazilerin emeklerini” hatırlatan kamusal figürler de jingoizm korosunun zamane çığırtkanları.
Güncel
Tarih Yapıcı Fikirler
20 Temmuz 2025 Pazar
Bu tarihin sol için sunduğu dersler nelerdir? En başta gelen ders şudur: siyasi eylemin dengesi ve tarihsel değişimin sonuçları açısından fikirler son derece önemlidir. Modern çağda büyük ideolojik etkiler yaratan üç temel örnekte de aynı örüntü karşımıza çıkar: Aydınlanma, Marksizm ve Neoliberalizm. Her üçünde de, oldukça gelişmiş düşünce sistemleri, başlangıçta çevrelerindeki siyasal ortama yabancı, onunla gerilim halinde ve kısa vadede etkili olma umudu taşımaksızın ortaya çıkmıştır. Bu fikirler, başlangıçta etkisiz görünseler de, büyük bir nesnel kriz patlak verdiğinde –ki bu krizlerin nedeni bu fikirlerin kendisi değil, başka etkenlerdir– daha önce sessizce birikmiş entelektüel kaynaklar haline gelmiş ve bir anda büyük bir güç kazanarak olaylara yön veren, toplumu seferber eden ideolojilere dönüşmüştür. 1790’larda, 1910’larda ve 1980’lerde hep aynı model tekrarlanmıştır. Fikirler ne kadar radikal ve ödünsüz olursa, kriz koşulları içinde etkileri de o kadar kapsamlı olur. Bugün hâlâ dünyanın büyük bölümünde egemen olan tek bir ideolojiyle karşı karşıyayız. Direniş ve itiraz hâlâ sürüyor, ama sistemli ve ödünsüz bir ifade biçiminden hâlâ yoksun.
30 Yıllık Tutsaklık: “Müebbetlikler”
19 Temmuz 2025 Cumartesi
Hatta birçoğunun cezaevindeki son yılları, kamuoyunda da oldukça eleştirilen, Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları’nın işletildiği döneme denk geldiğinden, tahliyeleri gecikti, koşullu salıverilme hakları, iyi halli olmadıkları veya pişman olmadıkları gerekçesi ile tanınmadı. Örneğin “pişman değil misin” sorusuna “ayıp değil mi bu soruyu soruyorsunuz” diyen mahkumun cezası 6 ay ertelendi. Neredeyse 3 yıla varan fazla sürelerle cezaevinde kalanlar oldu. 30 yılın sonunda tahliye edilmedikleri her günün, aileleri ve kendileri için nasıl ağır bir işkence olduğunu, tahliyeleri engelleyen siyasi irade de bilmektedir.
Narin Güran Vakası ve Günah Keçisi Arayışı: Maksimalist Bakışın Tefessühü
16 Temmuz 2025 Çarşamba
Evet, tekrar ediyorum, bazı suçlar sadece suçtur. Türkiye’nin doğusunda toplumsal yapıya ve devletle kurulan sorunlu ilişkilere dair tonlarca şey söylenebilir; söyleniyor ve yazılıyor da. Ama bazı suçlar sadece suçtur. Bu bağlamda vicdanlı insanları bu şekilde düşünmekten alıkoyan, büyük anlatılarla bir aileyi kolaylıkla hedefe koyarak vicdani bir iyilik, doğruluk, güzellik hissine ulaştıran neydi; bunlara kafa yormanın daha çarpıcı ve öğretici olduğunu düşünüyorum. Siyasi-sınıfsal kırılganlık ve bu kırılganlığın yıllara yayılan öfkesi mi? Neydi demokrat, orta sınıf, eğitimli insanları (ve dahi tüm kamuoyunu) somut verilerden koparan ve büyük anlatılara dört elle sarılma ihtiyacını hissettiren? 18 dakikada bunca fantastik olayın gerçekleşme ihtimaline neden bu kadar inanmaya hazır idi insanlar? Yapısal analizi yapılacaksa bence bunlara evveliyat verilmeli.
Solun "Terörsüz Türkiye" İle İmtihanı
14 Temmuz 2025 Pazartesi
Siyaset sahnesi irili ufaklı depremlerle çalkalanan Türkiye’de majör sorunlarla etkileşimli güncel meselelerin istikametini kestirmeye çalışmak fal açmak bir yerde. Kürt meselesini, yasadışı örgütlenmelerin varlığına son vererek sulha kavuşturma amacına bağlanmış yeni uzlaşma arayışı bu gibi meselelerin başlıcası. “Terörsüz Türkiye”yi o vesileyle önümüzde bulduk. Din ve milliyetçilik merkezli toplumsal militarizasyon Ortadoğu’yu salkım saçak kaplarken. Güney Mezopotamya’ya kadar genişleyen savaş atmosferinde kotarılan “Terörsüz Türkiye” bir tür savunma doktrini olarak yapılandırılmış görünüyor. Cumhuriyet’in 100. yıldönümü açıklamalarında anılmayan bir iç dinamik, sonuçları itibariyle İsrail’e stratejik avantaj kazandıran Aksa Tufanı saldırıları ardından hatırlandı.
Nadir Bir Toplumsal Eylem Olarak Stage-Diving: Ulus Baker’i Anarken
12 Temmuz 2025 Cumartesi
Herkesin kendi bacağından asıldığı bir devirde -her devirde- ne büyük cesaret, ne büyük boş vermişlik, kendi bakımını kolektif ele bırakmak! Ne büyük cesaret bu boş vermişlik! Boş vermişlik mi? Belki de mutlak beyhûdeliğin eksiksiz idraki. Melankolinin vücut bulmuş hâli. Gerçi, merkeze yakın halkalardan dostumuz Can Gündüz ilk Ulus Baker Buluşması’nda bu kaba hatlı eskize mugayyir, ince bir açı yakalamıştı; dikkat kesilmeli buna, tutunmalı: “Ulus bir Beckett karakteri gibi bu lafı [“yapacak bir şey yok”] her tekrar ettiğinde, söz konusu olan aynıyı yeniden üreten bir atâlet hâli değil, yeninin imkânlarını araştıran bir süredurum hâlidir. Diğer bir deyişle, ‘yeni’yi üretmek adına yapmak zorunda olduğumuzu yapmaktan başka yapacak bir şey yoktur. Atıl binalar, kentler, toplumlar imhalarını beklerler, yapacak bir şeyi olmayanlar ise boş durmaz, bir takım tuhaf kazılar yaparlar. Bu kazılar halka açıktır, dileyen katılır.”
Türkiye’de Demokrasisizlik Artık Bir Beka Sorunu!
10 Temmuz 2025 Perşembe
“Politik güç” farklı düşünsel ve vicdani geleneklerden, farklı politik aidiyetlerden gelseler de, ortak bir politik kanaatte ve bu kanaatten hareketle ortak bir politik eylemlilikte buluşmuş olan insanların bu eylemliliğinden doğan bir şeydir, Arendt’e göre. O eylemlilik sürdüğü sürece, onun içinde yeniden üretilir, büyür; eylemlilik hali sekteye uğradığında veya durduğunda ise  küçülür ve hatta yok olur. Politik gücü var eden şey özgür ve eşit insanların, farklı farklı yollardan gelip aynı meydanlarda buluşmaları, aynı vicdani/siyasi kanaatlerde ortaklaşmaları olduğu için, kendisinden başka bir meşruiyet kaynağına ihtiyacı yoktur. Politik güç varlığını onu oluşturan eşit ve özgür insanların, eşit ve özgür akıllarına ve vicdanlarına, onların rızasına borçludur ve tam da bu nedenle kendiliğinden meşrudur — öyle ki Arendt’e göre politik güç, politik meşruiyet demektir.
Karen Armstrong’un Yardımıyla Trumpizm’i Anlamaya Çalışmak ya da Bindik Bir Alamete… (II)
8 Temmuz 2025 Salı
Bu yazıda aktarılan görüşlere göre, Trump’ın “Beyaz Evanjelist destekçilerinin çoğu… daha büyük bir savaşın yaratacağı tehlikeleri umursamıyorlar çünkü (onlara göre) böyle bir çatışma dünyanın ahir zamanlara yaklaştığı… İsa’nın Kıyamet Günü Dirilişi (Second Coming) ve İsrail’in yükselişine ilişkin İncil’deki kehânetlerin gerçekleşmesinin önünün açıldığı” anlamına gelecek. “Onlar bir savaşın İsa’nın dönüşüne yol açacak bir dizi olayı tetikleyeceğine inanıyorlar.” Bu ahir zamanlar teolojisi çerçevesinde, yıkım her zaman Tanrı’nın çalışmakta olduğunun ve geri dönmek üzere olduğunun işaretidir.  Bu teolojide her şey ne kadar kötüye giderse sona o kadar yaklaşılmıştır.
İzmir’e Uygulanan Sessiz Kuşatma
5 Temmuz 2025 Cumartesi
Geçmiş sandığımız şeyler bazen bugünün aynasına dönüşür. Türkiye’de yerel yönetimlere dönük baskı politikaları da tam olarak böyle. Dün HDP üzerinden kurulan “iç düşman” siyaseti, bugün yönünü CHP’li belediyelere çevirmiş durumda. Yerel demokrasi, sadece kayyumlarla ya da toplu tutuklamalarla değil, kaynakları keserek, projeleri durdurarak ve halkın seçtiği temsilcileri etkisizleştirerek kuşatılıyor. İşte bu yeni dönemde İzmir, adeta cezalandırılan şehir olarak konumlanmış durumda. 2023 yılı yatırım programına baktığınızda durum daha da netleşiyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, kendi yürüttüğü metro projelerine Ankara’da 15,8 milyar TL, İstanbul’da 19,3 milyar TL ayırırken, İzmir’e 0 TL destek veriyor.
Kahraman Sokak Fetişizmi Haysiyetsiz Uzlaşıya Karşı!
3 Temmuz 2025 Perşembe
19 Mart sonrasında bir muhalif mücadele yöntemi olarak sokağın; uzun süredir istirahatte olduğu hasta yatağından kalkmış ve gerilip gözlerini ovuşturarak etrafa bakınmakta olan mahmur bir seçenek olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kabaca bir isimlendirmeyle Saraçhane protestoları, artık aynı rejimi dahi paylaşmadığı Gezi olaylarından beri baskılanan muhalif duygu birikiminin tabii ve yerinde bir tezahürü idi. Halbuki aradan geçen zamanda hükumet içerisinde ciddi yolsuzluklar peyda olmuş, nabzı düşen iktidar partisi o esnada hakim olunan devlet mekanizmaları vasıtasıyla akla hayale gelmeyecek korkunç yollarla beş ayda hayata döndürülmüş, ülkenin anayasası ve dolayısıyla rejimi bir gecelik bürokratik cambazlıkla ham hum şaralopa getirilerek değiştirilmiş ve bunlara benzer şekilde bir meşru-alternatif yol olarak sokağı işaret edecek birçok olay yaşanmıştı.
Kaburgadan Bir Kafes
29 Haziran 2025 Pazar
Salt Beyoğlu bugünlerde adını ve duygusal ilhamını Güney Afrikalı yazar John M. Coetzee’nin “The Lives of Animals/ Hayvanların Yaşamı” adlı kitabından alan bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergi kitabın kurduğu eleştirel perspektiften yola çıkarak bizi türler arasında kurduğumuz hiyerarşinin “Karanlık Ekoloji”ye doğru açılan kapısından içeri bakmaya davet ediyor. Bir arada yaşama becerisini edinememiş, kibirli ve kategorize etmeye hevesli bir türün üyesi olarak sergiyi yüzümüz kızarmadan gezmek pek mümkün olmasa da türler arası uyumu nihayet kuracağımız o oyunbaz ve neşeli geleceğin vaadine inanmak istiyoruz. Aksi halde türümüze ve “iyi” olmaya dair inancı tümden kaybedebiliriz ki bu dünyanın sadece kendisi için yaratıldığına inanan bir türün üzerine titrediği kibrini epeyce zedeleyebilir. Oysa buna henüz hazır değiliz.