Uyan Uykundan Uyan Artık ya da Demokrasinin Beşiğinde Erken Seçim

İngiltere’de 8 Haziran’daki erken genel seçimler öncesindeki kamuoyu yoklamaları iktidardaki Muhafazakâr Parti’yi en yakın rakibi İşçi Partisi’nden 16 puan önde gösteriyor. Sandalye hesaplarına bakılırsa, 650 kişilik Avam Kamarası’nda Muhafazakâr Parti’nin şu an 330 olan milletvekili sayısı 440’a kadar yükselebilir. Başbakan Theresa May, bu fırsatı Avrupa Birliği'nden çıkış (Brexit) süreci konusunda parlamento içindeki muhalefetin sesini kısmak için kullanacağını söyledi.

Tartışmanın ekseninde Brexit sürecinin nasıl yönetileceği var. Aslında Theresa May de, geçen hazirandaki referandum öncesinde selefi David Cameron gibi AB’de kalma taraftarı idi. Fakat %52’lik Brexit sonucu Cameron’u istifaya götürürken, onu da parti liderliği ve başbakanlığa taşıdı. May artık “sert Brexit” tabir edilen ve İngiltere’nin AB’den ayrılırken tek pazardan da çıkmaya razı olduğu, kendi deyişiyle “Brexit Brexit’tir” politikasını savunuyor.

Tek pazar meselesi önemli. Dışişleri Bakanı Boris Johnson, referandum öncesinde partisinin Brexitçi kanadındaydı ve hatırlarsınız, Türkiye’nin olası AB üyeliğini de “Göç akınına yol açacak,” diyerek kampanyasına malzeme yapmıştı. İngiltere’yi AB’den çıkarak göçmenlerden kurtarmayı vaat eden Johnson ve diğer pek çok Brexit yanlısı, o sıralarda Brexit’in tek pazardan çıkmak anlamına gelmeyeceği “alternatif gerçeği”ni (yalan sözcüğü tedavülden kalktı) söylüyorlardı. Oysa ortak pazara erişim, şu dört koşulun birden kabulünü gerektiriyor: Malların, hizmetlerin, sermayenin ve insanların serbest dolaşımı. Yani Avrupa Birliği’nde insansız/yabancısız/göçmensiz tek pazar -en azından şimdilik- kurulmuyor.

Liderliği parti içinde hâlâ tartışılmakta olan Jeremy Corbyn’in İşçi Partisi, AB’den ayrılmayı kabullendi fakat tek pazardan çıkılmayacak (Norveç ya da İsviçre gibi örneğin) bir Brexit formülünden yana. Ayrıca varılacak nihai anlaşmanın parlamento onayına sunulmasını istiyor.

Sandalye sayısı bakımından, İskoç Ulusal Partisi’nden sonra dördüncü büyük parti olan Liberal Demokratlar, AB üyeliğinden yana politikalarını değiştirmediler ve nihai Brexit anlaşmasının halkoyuna sunulmasını istiyorlar.

Referandumda çoğunluğun (%62) AB’de kalmaktan yana oy kullandığı İskoçya’da özerk yönetimin başındaki İskoç Ulusal Partisi ise, kendilerine tek pazar üyeliğinin devamını içeren özel bir statü tanınmasını ve/veya nihai Brexit’ten önce yeni bir bağımsızlık referandumuna gitmeyi talep ediyor.

Theresa May işte bu görüş ayrılıklarının ve parlamentodaki efkarı müsademenin AB ile müzakerelerde elini zayıflatacağı iddiasında. “İstikrar” için halkı kendi arkasında “birlik” olmaya çağırıyor. Bakın parlamentoda ana muhalefet lideri Jeremy Corbyn’e nasıl yüklendi geçenlerde:

“Onun için verilecek her oy kaotik bir Brexit demektir. Benim için verilecek her oy AB’ye karşı elimizi güçlendirecek ve İngiltere için en iyi anlaşmayı müzakere etmemizi sağlayacak. Ona verilecek her oy ekonomimizi zayıflatacak; bana verilecek her oy faydaları bütün ülkede hissedilecek güçlü bir ekonomi sağlayacak. Ve ona verilecek her oy, Liberal Demokratlar ve İskoç Ulusal Partisi ile kurulacak zayıf bir kaos koalisyonu demek olacakken, bana verilecek her oy, güçlü ve güvenli bir geleceği inşa edecek güçlü ve istikrarlı bir liderlik getirecektir.”

Benzerlikler sizin de dikkatiniz çekmiştir ama ben yine de altını çizeyim: Koalisyonların istikrarsızlık üreteceği iddiası (“400 milletvekilini verin, bu iş huzur içinde çözülsün”e varmasa da), kaosla korkutma ve çoğulculuğun karşısına çoğunluğu çıkararak elde edilecek güçlü liderlik vaadi… Zizek’in kapitalizmin boşanma haberini duyurmasından beş buçuk yıl sonra, artık demokrasinin beşiği bile bu söylemlerle sallanıyor.

Notlar

1) Ela Bilgen’in yine Birikim Haftalık’ta, aynı konudaki yazısını henüz okumadıysanız, benimkine tamamlayıcı bir çerçeve sunuyor, tavsiye ederim: http://www.birikimdergisi.com/haftalik/8291/secim-demokrasisi-ingiltere-de-erken-secim#.WQPX61MrLR1

2) Theresa May’in erken seçim kararını Türkiye’de olan bitenle kıyaslayan İngilizce iki yazı için bkz. https://weegingerdug.wordpress.com/2017/04/18/theresa-mays-erdogan-election/ ve http://www.thelondoneconomic.com/tle-pick/mays-snap-election-paramount-erdogans-power-grab/18/04/

3) Serbestiyet yazarlarından Gürbüz Özaltınlı da 16 Nisan referandumu öncesinde yazdığı “‘İstikrar mı çoğulculuk mu’ tuzağı” başlıklı makalesinde meselenin evrensel ölçekte bir sorun olduğuna dikkat çekerek, âdeta May’in erken seçim çıkışını öngörmüş. http://serbestiyet.com/yazarlar/gurbuz-ozaltinli/stikrar-mi-cogulculuk-mu-tuzagi-ve-kararsiz-azinligin-16-nisan-iktidari-765435