Soylulaştırma ve Seçkinler

20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren -özellikle kent merkezlerinde- gözlenen değişimleri açıklamada kullanılan soylulaştırma (gentrification); 1950’lerde başladığı gözlenen, 1964’te İngiliz sosyolog Ruth Glass tarafından kavramsallaştırılan ve N. Smith’in (2006) ifadesiyle de 1980’li ve 1990’lı yıllardan itibaren küresel ölçekte yaygınlaşarak neoliberal şehirciliğin küresel stratejisi halini alan ve günümüzde de yeni kentleşme dinamikleri arasında kabul edilen kentsel bir süreç. Dolayısıyla -mevcut araştırmaların referansıyla- günümüzün kentsel coğrafyasında soylulaşmış, soylulaştırmanın başladığı, sürecin kenarında olan ve değişime hazır birçok mahalle olduğunu söylemek temelsiz bir iddia olmaz. Bu mahallelerle Batı Avrupa kentlerinden Amerika’ya, Mumbai’den İstanbul’a kadar birçok farklı kentte karşılaşıyoruz.

Soylulaştırmanın bu yayılımcı etkisi, özellikle 2000’li yıllardan itibaren kentsel değişimlerin sosyal, mekânsal ve iktisadi incelemelerinde sıklıkla yer alıyor. Yakın zamanda bu incelemeler arasında soylulaştırma sürecini yeni bir kentsel kriz olarak nitelendiren, Richard Florida imzalı bir çalışma yer aldı. Hem yazar hem de çalışması, okurun haritalama ve diğer veri teknikleriyle elde edilmiş soylulaştırma ve sınıf okumaları noktasında yararlanabildiği bir kaynak. Richard Florida, ekonomi kalkınma profesörü ve otuz yıldır da kent üzerine çalışan Amerikalı bir akademisyen olmasının yanı sıra New York Times, The Wall Street Journal, The Economist gibi birçok mecrada yazıları bulunan güncel bir isim.

Türkiye’de daha çok yaratıcı sınıf (creative class) üzerine yazdığı kitapla tanınan yazarın geçtiğimiz yıl yayımlanan The New Urban Crisis How Our Cities Are Increasing Inequality, Deepening Segregation, and Failing The Middle Class - and What We Can Do About It isimli inceleme kitabının Türkçe çevirisi 2018’in ilk aylarında Doğan Kitap tarafından yayımlandı. Soylulaştırma, Eşitsizlik ve Seçkinler ile Gelen Yeni Kentsel Kriz adıyla okura sunulan bu çalışma, yazarın hem 2000’lerin başında kendi yazdıklarını hem de kentlerin yeniden canlandırılması sürecinin nasıl yeni bir kentsel krize dönüştüğünü sorgulamasıyla ortaya çıkmış. Bu sorgulama neticesinde birden fazla göstergeyle biçimlenen yeni kentsel krizi on başlık altında tartışan yazar, esasında soylulaştırma ve sınıf (yaratıcı, hizmet ve işçi sınıfı) temelinde güncel bir kriz incelemesi yapıyor. Yazar, Amerika’nın metropol ve bölgesel kentlerinde 1960’li yıllardan itibaren gözlenen soylulaştırma süreçlerini ve meslek-gelir odaklı sınıfsal değişimin kentlerin dönüşümündeki rolünü çeşitli endeks, grafik, haritalama ve araştırma verileriyle temellendiriyor.

“Yeni Kentsel Kriz tam olarak nedir?” sorusuna odaklanan çalışmada krizin beş boyutu kapsadığı vurgulanıyor. Söz konusu boyutlar sırası ile i) süperstar kentlerle (New York, Londra, Hong Kong vd.) diğer kentler arasında derinleşen uçurum, ii) süperstar kentleri vitrine çıkaran başarı krizi, iii) kentlerin kazananlarının (yaratıcı sınıf vd.) ve kaybedenlerinin (orta sınıf ve dezavantajlı gruplar) benzer şekilde sınıflandırılması, iv) banliyölerde filizlenen kriz ve v) gelişmekte olan dünyadaki kentleşme krizi şeklinde tasniflendiriliyor (s. 30-32). İçeriksel olarak farklı kentsel kriz göstergelerine referans sağlıyor görünse de boyutlar temelde kentsel kümelenme ile ilgilidir. Kapitalist gelişimin temelini oluşturan kümelenmenin itici gücünü ise belirli şirketlerin, endüstrilerin, yetenekli ve hırslı insanların süperstar şehirlerin belirli mahallelerinde yoğunlaşması oluşturuyor. Kümelenmenin gücüne dair en çarpıcı veri, süperstar şehir New York’un SoHo mahallesindeki bir apartman dairesi fiyatıyla Amerika’nın Memphis bölgesinde 38, Las Vegas’ta da 18 ev satın alınabilmesidir. Bazı bölgelerde SoHo apartman dairesinin değeriyle 100’den fazla ev satın almak mümkün. Bu astronomik emlak fiyatlarının nedeni ise kentsel mekânın rekabet piyasasının bir parçası olması ve kümelenmenin getirisi. 

Amerikan kentlerinde yaşanan soylulaştırma genel olarak “bir mahallenin zenginlik kazandığı, nüfusunun daha varlıklı, daha beyaz, daha genç oluşuna tanıklık ettiği bir süreci tanımlar” (s. 91). Bu süreç çoğunlukla eğitimliler ve beyazlar tarafından yönlendirilen, yeniden kentleşme hareketinin bir parçası olarak kente dönüş olarak kabul ediliyor. İstisnai örnekleriyle birlikte Amerikan kentlerinin soylulaşan mahallelerinin önemli bir bölümü “istikrarlı orta sınıf mahalleleridir” (s. 103). Soylulaştırma, yeni kentsel coğrafyanın yeni bölünmelerle şekillenmesinde etkili bir strateji. Bu bölünme, yeni kentsel krizin özünde yatan büyüyen eşitsizlik ve ekonomik ayrışmayı yansıtıyor. Bu durum ayrıca Amerika’nın yeni sınıf coğrafyasının kentsel alandaki belirtisi olarak da kabul ediliyor.

Birçok yönden eleştiriye imkân sağlayan bir çalışma olmasıyla birlikte Yeni Kentsel Kriz, soylulaştırmayı ekonomik ve sosyal boyutlarıyla ele alan araştırmaların sınıf analizlerine nasıl bir katkıda bulunabileceği yönündeki düşünce biçimlerine yeni araçlar sunma potansiyelinde. Türkiye’de sınıf ve soylulaştırma odağında bir literatürden söz etmek iyimser bir düşünce olur. Türkiye’de soylulaştırma literatürünün erken dönemleri olarak nitelendirebileceğimiz süreçteki çalışmalar; etimolojik ve kavramsal tartışmalar ile gözlemlere dayanırken, 2000’li yıllarla birlikte saha verilerine dayanan ampirik çalışmaların sayısında da artış yaşandı. Özellikle son on yılda soylulaştırma, akademik ve aktüel araştırma alanları arasında “dillere pelesenk” bir popülerlik kazandı. Bu ilgi doğrultusunda da saha verilerine dayanan analizlerin ölçeği ve içeriği de çeşitlilik göstermeye başladı. Ulusal literatürde artan bu çeşitlilikle birlikte, uluslararası literatürdeki hatırı sayılır yazın seçkisinden örnekler de Türkçeye çevriliyor. Richard Florida’nın Yeni Kentsel Krizi de Türkçe okur nezdinde, N. Smith, D. Ley, D. Harvey gibi (coğrafya) kent çalışmalarında soylulaştırmanın negatif ve eleştirel yönlerine dikkat çeken duayen isimleri arasında, kentsel krizi Anglosakson perspektifle inceleyen, yalın ve derine inmeyen bir araştırma örneği sunuyor. Çalışma ayrıca Amerikan tipi soylulaştırma hakkında genel bir bilgiye sahip olmak isteyenler için giriş metni niteliğinde.