Çikolatanın Tadını Bilmeyenler...
Kıvanç Koçak

“Çikolata stokları bitebilir, çikolata kıtlığı yolda” haberlerini görmüş olmalısınız: Kakao üretimi talebi karşılamaya yetmiyormuş, 2020'den itibaren üretim açığı giderek artacakmış (link). En büyük kakao üreticileri Fildişi Sahili ve Gana başta olmak üzere Batı Afrika'da görülen kuraklık; özellikle Çin ve Hindistan’da giderek artan talep; Ebola salgını; kakao ağaçlarında görülen hastalıklar başlıca sebepler arasında sayılıyor. Hatta bazı uzmanlar, kakaonun yerine geçebilecek nebati yağların veya muhtelif kimyasalların kullanılmaya başlayabileceğini söylüyorlar. Çok dertliyiz, çikolatamız bitiyor…

Çikolata bitmesin tabii, insanlığın mutluluk kaynaklarından biri olduğu söylenir. Fakat çikolata kalmayacak diye dertlenirken dünyada çikolatanın tadını bilmeyenler olduğunu, bunların önemli bir kısmının bizzat kakao üreticileri arasında olduğunu da düşünelim mi?

Kanadalı araştırmacı gazeteci Carol Off’un Acı Çikolata isimli kitabı 2008’de yayımlanmıştı (link). Genelde her nefis kitabın başına geleni yaşadı, hak ettiği ilgiyi görmedi. Oysa Off, çikolatanın sosyal tarihini anlatıyor; çikolata pazarının görünmeyenlerini çarpıcı bir gerçeklikle aktarıyordu. Önde gelen kakao üreticisi ülkelerde yaptığı söyleşilerle; sektörün lider şirketlerinin ne pahasına olursa olsun çıkarlarını korumak için yapıp ettiklerini sergilemesiyle; hayallerindeki bisiklete ulaşmak için kakao tarlalarında köle durumuna düşen çocukları anlatmasıyla; insan kaçakçılığına ve gerçekleri yazdıkları için ortadan kaldırılan gazetecilere değinmesiyle usta işi bir çalışmaydı.

Off’un kitabında Fildişi Sahili’nde daha önce hiç çikolata görmemiş kakao üreticisi bir köyde yaşayanlarla yaptığı bir görüşme de yer alıyordu. Mealen aktarayım:

- Burada topladığınız kakaoları ne yaparsınız?

- Bilmem ne limanına göndeririz, oradan da Amerika’ya, Avrupa’ya gidiyormuş.

- E, onlar ne yapıyormuş ki kakaoyla?

- Bilmiyoruz ki.

- Çikolata yapıyorlar. Peki hiç çikolata yiyen var mı aranızda?

Sadece birisi, köyden bir çıktığında tatmış: “Güzeldi.”

Off, izaha devam ediyor: “Sizin gönderdiğiniz kakaolardan yapılan çikolatalar, bizim oralarda 500 Batı Afrika frankına (1 Kanada doları ediyormuş yaklaşık) satılıyor.”

Bunu duyan köylüler şaşırıp kalıyor tabii: “O para bizim burada bir çocuğun üç günlük yevmiyesi. O kadar para verilip kakaodan yapılmış şey alınır mı yahu? O paraya tavuk falan alırız biz!”

Kakao toplayan çocuklar / http://www.confectionerynews.com/var/plain_site/storage/images/publications/food-beverage-nutrition/confectionerynews.com/manufacturers/children-and-chocolate-the-sweet-industry-s-bitter-side/8733383-1-eng-GB/Children-and-chocolate-The-sweet-industry-s-bitter-side.jpg

Off’un söyleşisinin benzerinin 2014’te yapılmışı da gösteriyor ki, aradan geçen onca zamanda değişen hiçbir şey yok: Hollanda’dan bir haberci Fildişi Sahili’ne gidip, onlarca yıldır kakao üreten ama çikolatanın ne olduğunu bilmeyen, kakaoyla ne yapıldığını bilmeyen bir adama ilk kez çikolatayı tattırıyor (link). Adamın surat ifadesi… Sonra o adam, çikolatayı arkadaşlarına götürüyor onların da tatması için. “Mmm, tatlıymış”… Onların surat ifadesi… (link) “Beyazlar işte bu yüzden o kadar sağlıklı!...” Bir paket çikolata 2 euroyken, çikolatayı ilk kez tadan Alfonse  günde 7 euro kazanıyor. Ne var ki, bu 7 euroyla ailesinden 15 kişinin ve 4 işçinin geçimini sağlamakla yükümlü!

Fildişi Sahili ve Gana, kakao üretiminin yaklaşık %70’ini karşılıyor. Ortalama bir kakao işçisi günde 1-2 dolar gibi ücretlerle hayatını idame ettirmeye çalışıyor.  Batı Afrika’da 2 milyona yakın çocuğun son derece güç ve sağlıksız koşullarda kakao tarlalarında çalıştırıldığı rapor ediliyor: Sabah 6’da çalışmaya başlayıp ağaçlara tırmanıyorlar, ellerindeki “machete”lerle kakaoyu dalından kesiyorlar -tabii kendilerini kesmezlerse-, boylarını aşan çuvalları taşımak zorunda kalıyorlar, dayağa ve şiddete maruz kalıyorlar, insan kaçakçılarının kurbanı oluyorlar, birçoğu okula gitmiyor ve tabii çikolatanın tadını bilmiyorlar! “Bu dünya, belki de bir başka gezegenin cehennemidir” diyordu Huxley. Haksız değil herhalde…

İnsanlığın genel olarak “geçiştirmeye” meyilli olduğunu biliyoruz; bir sorun, konu üzerinde düşünmedikçe her şey güllük gülistanlık geliyor işte. Çikolatamız bitmesin, kimsecikler üzülmesin tabii ama o parlak çikolata paketlerini açarken arada sırada da olsa bunları da düşünmek gerek herhalde.