Riya we vekirî û ronî be!
Meral Akbaş

1946 yılından, savaşın hemen ertesinden, yok edilen bir şehirden bugüne kalan bir fotoğrafla başlamak isterim:*

Yıkık bir kentin üstüne çekilen bir perde var bu fotoğrafta. Bir büyük savaş anlık olarak duraklatılıyor; perde çekilir çekilmez işte orada yeni bir hayat başlıyor veya belki de mazide kalan bir an geri çağırılıyor. Hiçbir şey olmamış gibi sanki ya da çok şey olacakmış gibi… Sonunda varılacak kapısı bacası olan bir “ev”in olduğu yol ama, her iki durumda da yok olan bir “bugün”ün ortasındaki yeni bir “şey”i işaret ediyor; henüz görünmeyen kenti belki, ikinci kenti, yeraltını veya saklı labirenti…** Savaşın yıkıp geçtiği bir “gerçek” kentin orta yerinde belki ancak zaman yolculuğu yapılan filmlerde görünen o “sahte” aralık görünürleşiyor. Aralanan, açılan bu kapının ardında bir hayâl, bir yeni ve başka hayatın düşü var. Yıkık ve yok olanın en önce ortak hayâlle yeniden inşa edileceğine dair bir de ipucu!  

Bu ipin bir ucu bugün Kobanê’de! Yıkılıp yok olan ve ama yeniden de var olan, var eden… Tüm o yıkık kent fotoğraflarının içine gülen yüzleri, zafer işaretleriyle gerillaların, Kobanêlilerin umutları da yerleşiyor çünkü. Kendisiyle yapılan bir söyleşide Özgür Amed Kobanê’yi şöyle tariflemişti: “Kobanê artık bir kanton adı ya da Rojava tarafından Türkiye ile sınır komşusu bir yer adı değil. Dünyanın orta noktası, feleğin enlem ve boylamının geçtiği yerdir.”*** Kobanê’yi sadece dünya coğrafyasının değil tarihinin de “sıfır noktası”na yerleştiren bu tarif, onu kolaylıkla bilinebilir ve sonu tahmin edilebilir bir “vaka” olmaktan çıkarıyor. Şimdi bugün Kobanê’yi tüm o yokluğun içinde var eden bir şey Kobanê’nin, Kobanê için savaşanların, kadınların ve erkeklerin öyle birdenbire gökten düşmediği ve Kobanê zaferinin geniş bir tartışma ve mücadele birikimine dayanmasıysa eğer, diğeri de Kobanê için direnmenin ve şimdi de artık kazanmış olmanın bir adım ötesinin kestirilememesi ve ama geleceğe dair hayâl kurmaya devam edilmesidir.

“Düştü, düşüyor” dediğine bugün “Tamam da o bombaladığınız yerle bir olan yerleri yeniden kim onaracak? İşin geleceğinin hesabını kimse yapmıyor!” diyerek sızlanıyorsa, onun bile Kobanê hayâlleri var yani! Çimentodan, kalastan bir hayâl ama! Kolonyalistlerin vardıkları yerlere dair tuttukları günlüklerin o ilk cümlelerine de benziyor bu serzeniş: “Burada hiçbir şey yok!” Bakılan yerde kendi hükmünü kurmak için en önce boşluk ve yokluk görüyor böyle bir iktidar; “bizimki” de saptadığı yokluğu çimentoyla dolduruyor, boşluklara kalas tıkıyor… Hayâl kurmak da bir meziyet sanki, bazı “virane”lere pek uğramıyor!   

O “viran” Kobanê’den ise, üç balon çıktı çoktan yola, kesk û sor û zer…**** 

Riya we vekirî û ronî be!


 

* Bu fotoğraf Michael Nash tarafından 1946 yılında Varşova’da çekilmiş.

** Elizabeth Wilson, The Sphinx in the City: Urban Life, the Control of Disorder, and Women, s. 8.

*** Görüşme için bkz.: http://www.gelecekgazetesi.org/ozgur-amed-kobane-artik-felegin-enlem-ve-boylaminin-gectigi-yerdir/

**** Bu fotoğraf Ersin Çaksu tarafından Kobanê’nin doğu cephesinde çekilmiş: “Onca yıkıntının ortasında asılı üç balon!”