Sadr Sürprizi
Mete Çubukçu

Mukteda Es Sadr kendine has örgütlenmesi, kendi adını taşıyan bölgesi, fesih ettiği eski (Mehdi) ordusu ile tanınan Irak milliyetçisi bir siyasetçi, Şii bir din adamı. Irak Şiiliğinde din adamı olarak bir El Hekim değil. Merci-i taklid olması da zor. Ancak başından bu yana sokaklarda siyaset yapabiliyor. 

Mukteda ES Sadr'ın öncülüğündeki ittifak, Irak seçimlerinden 56 sandalye ile birinci sırada çıktı. Bu enteresan siyasetçi Sayrun yani Yürüyüş ittifakını kurdu; ittifak liberallerden komünistlere kadar geniş bir yelpazeye sahip. İran bu nedenle kendisini yoğun bir şekilde eleştirdi. İttifakın lokomotifi Sadr hareketi olsa da sadece mezhep eksenli olmayan Irak kimliğini öne çıkarmanın ilk adımı gibi.

Seçim öncesi tahminler mevcut başkana Haydar El İbadi'nin ilk, bir önceki başbakan Maliki ittifakının ikinci ve Haşdi Şabi komutanı Amiri'nin listesinin de üçüncü çıkacağı yönündeydi.

Irak işgal sonrası girilen her seçimde giderek daha fazla mezhep ve etnik kompartımana ayrıldı. Irak nüfusa orantılandığında Şiilerin ezici üstünlük sağladığı ve Şii ahalinin istisnalar hariç kendi listelerine oy verdiği, Sünnilerin orta bölgede kendi listeleri dışında oy kullanmadıkları, Kürtlerin de Kürt parti ve listelerini tercih ettikleri bir ülke. Bu eğilim 2005'deki ilk seçimlerden bu yana değişmiyor. En azından %80'in tercihi bu yönde oluyor, yani ait oldukları mezhep ya da etnik kimlik üzerinden siyaset yapan parti/gruplara herhangi bir sorgulamada bulunmadan oy kullanıyor.

Daha önce Şii-Sünni kimliğini öne çıkarmadan Iraklı kimliği ile hareket eden liberal, laik, sosyalist unsurları harekete geçiren ve başarılı olan ittifaklar söz konusuydu. İyad Allawi'nin oluşumları böyleydi. Allawi bu kez de Wataniye ittifakı ile 21 sandalye kazandı Meclis'te. Şimdi 54 sandalye ile birinci olan Sadr'ın bu ittifakı da bu çabayı çağrıştırıyor. Gerçi liberal ve komünistlerin birçoğu da Şii kökenli ama onları siyasi pozisyonları, mezheplerinden önce geliyor. Hatta bu kez belli oranda Sünni kökenli seçmenin de bu harekete oy verdiği düşünülüyor.

Sünnilere gelince. Bu seçimde de öncekilerde olduğu gibi Saddam sonrasının kaybedenleri olmayı sürdürüyorlar. Özellikle IŞİD ile mücadele döneminde ve Musul savaşı sonrası yıpranan ve kentten kaçmak zorunda kalan Sünnilerin toparlanması zaman alacak. Öte yandan Sünnilerin içinde olmadığı parlamento ve iktidar yapıları yeni IŞİD'lere zemin oluşturabilir.

Irak seçimlerinden Sadr ve Haşdi Şabi isimli Şii milis gücü komutanı Amiri'nin ittifaklarının ilk iki sırayı alarak çıkması nedensiz değil.

Sadr 2003'ten bu yana, önceleri ABD işgaline karşı çıkışı ardından ülkedeki İran varlığına karşı sesini yükseltmesi ile biliniyor. 2017'de Maliki ve İbadi hükümetlerinin yolsuzluk, kayırmacılık, rüşvet politikalarını protesto etmek için Bağdat'ta yeşil bölge olarak bilenen yönetim merkezini taraftarları ile işgal etmişti. Bu protestolar sırasında temiz bir Irak vaad etmişti. Ne kadar başarır bilinmez.

Sadr, o günlerde Suudi Arabistan'ı ziyaret ederek İran'a karşı bir pozisyonda olduğunu göstermişti. Suudi Arabistan'ın İran karşıtı tutumu ile bu ziyaret birlikte değerlendirilebilir. Bu adım ülkedeki Sünnilerin belli bir kısmının oyunu almak anlamına da geliyordu.

Amiri'nin ikinci sırada çıkması ise IŞİD'e karşı verilen mücadelede Haşdi Şabi örgütünün ülkedeki rolü ile ilgili. Haşdi Şabi yapısı birçok hak ihlali eleştirisiyle birlikte IŞİD savaşında ciddi varlık göstermişti. Kerkük'e girmeleri sonrası, Peşmerge Kerkük'ü terk etmişti. Haşdi Şabi'ye o güne kadar mezhebî gerekçelerle sert eleştiriler getiren Türkiye de bunun üzerine "susmuştu". Bu milis gücü içinde Türkmenlerin oluşturduğu bir birlik de var.

Iraklı Kürtlere gelince, onlar geçen yılki referandum gibi bu seçimin de kaybedenlerinden. Iraklı Kürtlerin Irak Parlamentosu’ndaki 62 olan sandalye sayısı 57'ye indi. 5 sandalye önemli gibi görünmeyebilir ancak Iraklı Kürtler arasında özellikle KYB merkezli bölünme, Kürt partilerinin hem Kürt bölgesi hem ülke genelindeki tekellerini kıran, klan yapısını bozan bir gelişme. KDP sandalye sayısını korudu ama onlar da Kerkük’te seçime girmedi - giremediler. Askeri ve yönetimsel olarak Kerkük'e dönmeleri zor. KYB, Goran, Goran'dan kopan Yeni Nesil Hareketi ve Berham Salih’in öncülüğünü yaptığı Demokrasi ve Adalet Koalisyonu tarafından seçim yolsuzluğuyla suçlandı. İddialar aslında KYB'nin kaybının daha fazla olduğu, ilk kez uygulanan elektronik oy kullanma sistemini kullanarak sonuçlarla oynandığı yönünde. Talabani sonrası KYB'nin üçe bölünmesinin sonuçlarından biri bu. Kürt Bölgesel Yönetimi sınırları içinde ekonomik sorunlar giderek artıyor ve şimdi KYB sultasına tepki sonuç vermiş gibi görünüyor.

Türkmenlere gelince, büyük iddialar sonrası Irak Türkmen Cephesi yine 1 sandalye kazanabildi. Türkmen milletvekili sayısı 9'dan 10'a çıktı ama bu milletvekilleri ağırlıklı olarak Şii listelerinden girdiler yani mezhebî öncelikleri vardı.

Irak seçimleri ülkede neyi değiştirir belli değil. Ama belli olan Irak halkının mezhebî ve etnik temelli oy kullanma eğilimi hâlâ devam ediyor. Sadr'ın çıkışı seçmenin kirlenmiş siyasetçilere yavaş da olsa tavır koyması açısından bir mesaj sayılabilir. Ancak Sadr'ın 239 sandalyeli parlamentoda hükümet kurabilmesi için 3-4 ittifakın desteğine ihtiyacı olduğu açık. Ayrıca Irak halkının mezhebî ve etnik temelli yaklaşımın ülkelerine neler kaybettirdiğinin farkına varması için birkaç seçimin daha geçmesi gerekiyor gibi görünüyor. Yani alınacak daha çok yol var.