Birikim ve Sinizm Üzerine...

Birikim yayımlanmaya başladığından beri belki de en bildik eleştiridir; teorik bir sorgulamanın "bildiğimiz anlamıyla" bir pratiğe dökülmeyişi.

Birikim'i benim gibi yaşı gereği 90ların sonunda tanımaya başlayanlarda da bu sorunun gizli veya açık bir şekilde akla düştüğünü düşünüyorum. Bunun sebeplerini düşünmeye başladığımızda ilk not edilmesi gereken, Birikim'in büyük bir vaadi içerdiğidir.

Bu vaat şimdiye kadar oluşagelmiş haliyle sosyalizme dair "kökten" (insan için kökün kendisi olduğunu unutmadan) sorgulamanın/yeniden kuruluşun, eşitlikçi-özgürlükçü bir kurtuluş için elzem olduğuydu. Ne eylecilerinden ayrılmış bir tarihin, ne de "ele geçirilmiş" bir iktidarın bize bu kurtuluşun güvencelerini vermediği anlatılmaya çalışıldı dergi sayfalarında. Fakat bu fikri sağlamlık tam da Tanıl Bora'nın "iyi sinizm" olarak bahsettiği konuma meylediyor derginin kapağını kapattıktan sonra. Tabii ki bahsi geçen sinik, Birikim'i "bakalım bu sefer ne demişler" saikiyle okuyan biri değil, tam tersine bu vaadin takipçisi olan bir özne. Oysa ki pratik hayatta bunun bir karşılığı şimdiye kadar oluşabilmiş değil. Dolayısıyla bu öznenin kendini yeniden üretimi sinik mesafenin kırmızı çizgilerini aş(a)mıyor.

Pratik meselesinin başlıbaşına bir sorun olması bir yana, atılmaya başlanacak (Birikim'in bize sürekli hatırlattığı gibi) küçük de olsa adımlar olamaz mı? Murat Paker’in söz ettiği gibi derginin web sayfasının bu konuda “şimdilik” böyle bir işlevi görmesi ise internetin kullanılış biçimi gözönüne alındığında aksaması muhtemel bir durum. Daha somut/kanlı canlı bir tartışmaya gidilmemesi halinde bir süre sonra çoğu sanal platformda yaşanan “yazı yorgunluğu” oluşabilir gibi geliyor bana.

Bu yorgunluğun oluşmaması için ilk elden akla gelebilecek ve dolayısıyla kolaycı sayılabilecek çözümlerin konuşulmasıyla işe başlanabilir.

Akla ilk gelen ve Fecri Şengür'ün de yorumuyla derinleştirdiği bir çatı tasarlanabilir. Örneğin İletişim Toplantılarının bir benzeri Birikim’in sorunsalı gözetilerek neden olmasın? Derginin altbaşlıklarından olan “kültür”ün üretileceği, konuşulabileceği bir ortam için yeterli birikimin oluştuğunu düşünüyorum. Yukarıda geçen önerilerin Fecri Şengür’ün bahsettiği gibi dergi dışı bir çatının mı, yoksa derginin de asli bir rol oynayabileceği bir çatının altında mı hayata geçirileceği, çatının işlerliğinin nasıl sağlanacağı benzeri başlıklar bu yazının kapsamını aşan bir tartışmayı gerektiriyor.

(Bu notun kaynağı yorumlar şu sayfadan görülebilir: http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=80)