Bize Ulus Karşıtı Diyorlar: Peki Onlar Hindistan'ı Nasıl Görüyorlar?
Kurucuları, kendilerini güçlendiren bu kültüre olan muazzam inançlarıyla birlikte en muhafazakâr Brahman kastından geldiler.

20. yüzyılın başlarından bu yana ana akım seküler özgürlük mücadelesine karşı çıktılar ve dinî çizgide örgütlenmeye başladılar.

Açıkça Hitler'e hayranlıklarını belli ettiler ve Nazilerin azınlıklara olan yaklaşımını örnek almanın Hindistan'a "kazanç" sağlayacağını söylediler.

İlk üç düşmanlarının Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Komünistler olduğunu söylediler.

Tıpkı Müslüman Birliği'ndeki "karşıtları" gibi Hinduların ve Müslümanların uzlaşmaz olduğunu iddia ederek iki-ulus teorisinin propagandasını yaptılar.

Müslüman Birliği'yle birlikte, 1942 Hindistan'dan Çıkın Hareketi[1] (Quit India Movement) sırasında bile İngilizleri desteklediler.

Bölünme sırasında, Müslüman Birliği'yle birlikte eşi benzeri görülmemiş bir katliamı fitnelediler.

1947'de Bağımsızlığın arifesinde, üç renkli ulusal bayrağı reddettiler ve sadece kendi safran rengi bayraklarını salladılar.

1948'de Mahatma Gandhi'yi katlettiler ve ardından şekerleme dağıttılar.

1950'de, Manusmruti'yi[2] tercih ettiklerini söyleyerek Hindistan Anayasası'na muhalefet ettiler.

1951'de, Adalet Bakanı Dr. Ambedkar'ın Hindu kadınlara Hindu erkeklerle eşit hakları tanıyan Hindu Yasa Tasarısı'nı reddettiler. Dr. Ambedkar tiksinti içinde istifa etti ve bir sonraki hedefi olan Genel/Birleşik Medeni Kanun (Uniform Civil Code) hiçbir zaman uygulanamadı.

1956'da Dr. Ambedkar'la birlikte kast temelli Hinduizm'i terk edip kast sistemi içermeyen Budizm'e geçen herkese başkaldırdılar.

Dalitlere[3] karşı devam eden korkunç saldırılara rağmen, kast sistemini kutsal kabul eden "kutsal" metinlerin sorgulanmasına karşı çıkmaya devam ettiler. Dünyaya dinlerinin en hoşgörülü din olduğunu söylemeye devam ettiler.

Kaşmir Bölgesi'ne özerklik tanıyan 370. Madde'ye katı bir şekilde muhalefet ederek, bölgedeki savaşı ve artan militanlığı körüklediler.

1987'de seçimlerde kazanç sağlayabilmek için Rajasthan'da sati[4] geleneğini yücelttiler.

Kendilerine oy kaybettirdiğini anlayana kadar Dalitler ve “Diğer Geri Kalmış Sınıflar için Koruma Sağlama” politikalarını sert bir şekilde reddettiler.

1992'de Babri Camisi'ni yıktılar ve Hindularla Müslümanlar arasındaki hassas ittifakı da yok ettiler.

Adivasis'in eğitim ve tıbbi gereksinimleri için çalışan Hıristiyanları hedef gösterdiler ve öldürdüler.

1998'de atom bombasını teşvik ettiler ve bunun için bir tapınak kurmayı bile önerdiler. Ayrıca atom bombasını silah haline getirdiler ve Pakistan'la, Hint Yarımadası'nı bir nükleer facianın eşiğine getiren nükleer silahlanma yarışına girdiler.

Bağımsızlık sonrası dönemde sayısız cemaat ayaklanması örgütledikten sonra, 2002'de Müslümanlara yönelik bir pogrom (planlı katliam) başlattılar.

Adalet sistemindeki ayaklanma sonrası cezasızlığı protesto ettikleri için Teesta Setalvad ve ekibine yönelik cadı avı başlattılar.

Seçimlerin “aciliyeti” gerektirdiği takdirde Muzaffarnagar ve daha birçok yerde cemaat ayaklanmaları örgütlediler.

Oyunları cesur bir polis olan Heman Karkare tarafından ifşa edilene kadar, Goa'da, Thane'de, Malegaon'da, Samjhauta Ekspres'te, Mekke Mescidi'nde ve daha birçok yerde terör saldırıları düzenlediler ve suçu Müslümanların üzerine atmaya çalıştılar.

2013'ten bu yana, üç ünlü "rasyonalist"i öldürdüler ve çok sayıda başka insanı da tehdit ettiler.

Bugün, mantar gibi çoğalan destekçileriyle birlikte kırsal bölgelerdeki yasadışı örgütlere, dana eti yasağının çiğnenmesi ve cihadın desteklenmesi adı altında azınlıklara saldırmaları için silah talimi veriyorlar.

Hızla büyüyen gençlik örgütleri, laik, demokratik, Gandhici, Solcu, Dalit ya da bunların birleşimi olabilecek öğrenci gruplarına saldırarak Hindistan'ın her yerindeki kampüslerde terör estiriyorlar. Benares Hindu Üniversitesi'ndeki Profesör Sandeep Pande'den Kabir Kala Manch sanatçısı Sheetal Sathe'ye, Hindistan Sinema ve Televizyon Enstitüsü öğrencilerinden, Chennai'deki Ambedkar-Periyar öğrencilerine ve Hyderabad'daki Ambedkar Öğrenci Birliği'ne kadar hegemonyalarına karşı çıkan bütün gruplara ve kişilere şiddetle saldırıyorlar ve onları itibarsızlaştırıyorlar.

İdeolojileri, Ortaçağ’dan kalma kültürel bir zihniyetle birlikte egemenliği ve doğal kaynakları Doğu Hindistan Şirketi'nin modern birer kopyası olan yabancı çokuluslu şirketlere teslim eden serbest piyasa ekonomisinin bir birleşimi.

Ve binlerce yıldır sömürdükleri toplumsal kesimin bir üyesi olan son kurbanları Rohit Vemula'ya ulus karşıtı diyorlar.


* Bu yazı 21 Ocak 2016'da Scroll.in'de yayımlanmıştır.

(Çeviren: Eda Sevinin) 

[1] 8 Ağustos 1942'de Gandhi'nin İngilizlere Hindistan'ı terk etme çağrısı yapması sonrasında başlamış harekettir. Hareket sırasında Gandhi ve diğer bağımsızlık hareketi liderlerinin yanı sıra 100.000’den fazla insan tutuklanmıştır. Hindistan'ı İngiliz sömürgesine karşı birleştiren hareket olarak bilinir.

[2] “Manu'nun Yasası” anlamına gelir. Hinduizm'in ahlâk yasası olarak tanımlanabilir. 5.000 yıllık geleneğe dayandığına inanılır. Kast sistemiyle kadın hakları gibi konularda ciddi tartışmalara yol açmış bir metindir.

[3] Hindistan'da en düşük kasta mensup kişiler.

[4] Kocası ölen kadınların kocalarıyla birlikte yakılmaları şeklinde karşılık bulan eski bir Hindu geleneği. 19. yüzyılda İngilizler tarafından yasaklandı fakat hâlâ bazı kırsal bölgelerde uygulanıyor.