Şehirlerde, Halk Otobüslerinde Güneşe Dua Etmek

Güneşe dönüp içinden geçenleri yakarmak, dua etmek veya iyilik istemek geleneksel bir Alevilik ritüelidir. Güneşin, ışığın yani yaşamın canlandığı noktaya sabahları dönüp, selamlamak etnik bir saygı ritüelidir. Yaşamın bir uyandırıcısı olarak simgelenen güneş Alevilikte verilen tüm nimetlerin ve iyiliklerin simgelendiği bir kültürel olgu olarak görülmektedir.

Aleviliğin güneşe dua etmek gibi birçok ritüeli köy yaşamında oluşup şekillenen bir inanıştır. İnanış ritüelleri, kültürel özellikleri kırsal hayatın gerekleri ve olanakları uyumludur.

Aleviliğin köydeki üretim ilişkilerine bağlı olarak şekillendiği söylenebilir. Üretim ilişkileri ve köy yaşantısı üzerinde şekillenen ve var olan Alevilik bu altyapının izlerini taşır. Birlikte üretme ve kolektif yaşama önem veren köy yaşantısı bireyselcilikle hiç tanışmamıştır. Hasat ve harman zamanları birlikte üretim içinde olan insanlar inanışlarında da birlikte olup bunu “cem” olarak pratik etmişlerdir. Ancak son otuz-kırk yılda bir kırdan şehre göç dönemi başladı. Bu durum Aleviliği etkiledi. Üretim ilişkileri üzerinden şekillenen bir inanış şehir yaşantısı ile karşı karşıya geldi.

Daha önce kendilerini anlatma gereği duymayan Aleviler şehirde farklı inanışlardan insanlara kendilerini anlatmakta güçlük yaşadı. Bu durumdan en fazla etkilenen gençler oldu. Çünkü genç kuşağın deneyimi kent yaşamıyla sınırlı… Köy geçmişi olan gençlerin sayısı oldukça az. Bu durum yazılı bir ritüeli olmayan Aleviliğin öğrenilmesini zora sokuyordu. Alevilik yaşamın içinde öğrenilen inanç pratiklerine sahip olduğu için genç kuşak bu öğreniyi tam olarak kazanamadı. Anadan babadan geçen bir özellikti Alevilik. Alevi olmayan birinin sonradan Alevi olmasına yönelik belirgin pratikler oluşmamıştı. “Dışarıdan gelip Alevi olanlara pek rastlanmaz. Bir anlamda, özünde bunu hedeflemese de kapsayıcı olamamış bir pratikle karşı karşıyayız” (Tol, 2016).

Ziyaretleri Bırakıp Şehre Başlayan Göç

Tarih boyunca ağırlıklı bir biçimde köylerde yaşayan Aleviler, kent yaşamı ile kısıtlı bir ilişki içindeydi. Cumhuriyet ile özellikle lisesi olan ya da köy enstitülerine yakın yerlerde yaşayan Alevilerden bir kesim, eğitim ve/veya memuriyet yoluyla kentlere göç eden ilk örnekleri meydana getirdi. 1990’larda gecekondu yapılacak yerlerin neredeyse bitmesi nedeniyle, mevcut gecekonduları satın alma ya da Alevi mahallelerine kiracı olma şeklinde sürdü söz konusu süreç (Tol, 2016).

Alevilerin şehre göç hikâyesinde 1970’ler ve 1980’ler, köy yaşamının gizlilik ve kapalılık reflekslerini kentte de sürdürme eğilimiyle geçti. Ziyaretlerini, inanış ritüellerini köylerde bırakan Aleviler şehirlerde bunu yapmanın ve bir araya gelmenin yollarını aradı. Bunu bir gizlilik içinde yapmaları gerektiğini biliyorlardı çünkü köylerde bile bir baskı altında olan Aleviler şehirlerde bunun daha da artacağını biliyorlardı. 1990’lı yıllardan bu yana resmî alanda daha görünür olmaya başlayan “Aleviler son yirmi yıl içinde kimliklerini daha açık ifade etmeye, sorunlarını daha fazla dile getirmeye ve devletten haklarını talep etmeye” başlamışlardır (Tol, 2016). Köylerdeki yaşam pratiklerini, oluşturdukları gecekondu mahallelerinde bir arada olarak yaşamaya devam eden Aleviler toplumsal alanda böylece yer edinmeye başladılar. Bu mahalleler her ne kadar işçi mahalleleri olsa da bir birliktelik sağlanmıştı. Başlangıçta ekonomik koşullar nedeniyle genellikle gecekondu mahalleleri oluşturuyor ya da mevcut mahallelere eklemleniyorlardı. Bu mahalleler, “ekonomik nedenlerle oluşturulsa da Alevilerin kırsaldaki yaşam biçimini devam ettirebilmesine, kapalı ve örtülü hayatlarını görece sürdürebilmesine olanak sağlamış, kent yaşamının köy hayatına göre görece güvensizliğini azaltmaya da” yarar sağlamıştır (Tol, 2016).

Geçmiş Anadolu dinsel ve kültürel tarihine dair bazı varsayımlar Alevilik tarihine bakışı büyük oranda şekillendirmeyi sürdürmektedir (Stump, 2016). Nitekim “sözlü kültür-yazılı kültür”, “yüksek İ̇slâm-halk İ̇slâmı”, “ortodoksi-heterodoksi” gibi karşıtlıklar ve “senkretizm” gibi normatif kavramlar ana akım tarihçiliği ile bu çizgiye muhalif araştırmacıların Alevi geçmişine bakışlarında sıklıkla gözden kaçan bir ortaklık teşkil etmektedir (Stump, 2016). 1990’lardan itibaren Alevi kimliğinin görünürlüğünün artmaya başlaması, daha fazla konuşulur hale gelmesiyle, Alevilerin yoğun olarak yaşadıkları mahalleler de bu kimlik inşasında rol oynamaya, bu kimlikten pay almaya başlamış, kentsel yaşama geçişle birlikte, uygulaması zor olan Alevi ritüelleri, kimliğinin zayıflamasına neden olmuştur (Tol, 2016). Alevi Modernleşmesi (2010) adlı eserinde Necdet Subaşı modernlikle birlikte bir “sır” topluluğu olan Aleviliğin gizil yönlerinden sıyrılarak görünürlük kazanmasını ve zorunlu değişimler ile karşı karşıya kalan Alevilerin, bu süreçte yaşadıklarını tanımlamaktadır. Her sabah dualarla karşılanan güneş yerini işçi servislerini beklerken içilen sigaralara bırakmıştır. Sigara, diyorum çünkü bu süreçte dışarı ile oldukça yoğun olarak etkileşime geçen Aleviler şehir sosyal yaşamının bir parçası oldu. Alevilik ritüelleri kapitalizmin yaratmış olduğu bir yaşam trafiğine bağlanmış oldu. Son yıllar içerisinde Alevilerin miras aldıkları inanış, kültürel özellikleri, ritüelleri deneyimlemesini daha da zorlaştırmıştır (Tol, 2016).

Aleviler kendi inançsal ve kimliksel özelliklerini açıklama gereksinimi sürdürürken , kent yaşamının zorluklarıyla baş etmek ve dönüşümlere uyum sağlamak için, başta cem evi, dernek ve vakıf olmak üzere çeşitli kurumlara ihtiyaç duymuşlardır (Tol, 2016). Köylerdeki ritüelleri yerine getirme pratikleri, şehir yaşamında dışarı kapanıklığın azalması, iş yaşamı, çalışma yaşamı ve ötekilerle temas arttıkça uygulanması gittikçe zor hale gelmiş ve aşınmıştır. “Mahallelerde Alevi olmayanlarla bir arada yaşamın yaygınlaşıyor olması bir yana, Alevi olsalar bile birbirini tanımayanların sayılarının artması, yöresel çeşitlilik ve “ocak” farklılıkları, kapalı ve görece küçük nüfuslara göre şekillenmiş kültürel uygulamaların kentlerde tekrarlanmasını zorlaştırdı”(Tol, 2016).

Köylerde ayda bir kez yapılan ziyaretler aslında temel ritüellerden biriydi. Ve orucun ne zaman tutulacağı karın yağışına göre belirlenmişti. Ocaklar arasında tarifler farklıydı. Çünkü dede her köye farklı zamanlarda gidiyordu. Yapılan cemlerin miladi takvimde bir karşılığı yoktu. Doğa olaylarına, havanın durumuna göre şekillenen Alevilik ritüelleri şehir yaşamında yaşanmasını zorlaştırdı.

Mesela “öğrenci Alevi” gibi bir kavram ortaya çıktı. Ya da fabrika işçisi Alevi… Bu durum Aleviliğin yeni bir boyut kazanmasını sağladı. Şehir Aleviliği. Köy işlerinden başka hiçbir iş yapmayan Aleviler gitgide farklı bir üretim ilişkisi içine girdi. Bu üretim ilişkileri eskiden tek tip olan (köylü Alevi) Alevi profilini birden fazla hale getirdi (üniversite öğrencisi, fabrika işçisi, güvenlik memuru). Kar yağışının en zor döneminde tutulacak olan Xızır oruçlarının zamanı İstanbul’da nasıl belirlenebilirdi? Cem zamanlarını vardiya çıkışlarına göre belirlemek ritüeli eski özü ile yaşanmasına izin verir miydi? Dedenin, ziyaretlerin ve mezarların köyde bırakılmış olması yapılan ritüellerin büyük bir kısmı idi? Bu gibi sorulara cemevleri ile yanıt vermek isteyen Aleviler, dernek ve federasyon örgütlenmelerine gittiler. Devlet kendi şehir Alevi’sini oluşturmak için harekete geçip “zararsız” Alevi dernek ve vakıfları kurmaya başladı. Peki bu durum Alevilerin inançsal ritüellerini karşılamaya yetti mi? Üretim ilişkileri ve bu üretim ilişkileri etrafında şekillenen bir yaşantı içinde oluşan Alevilik, farklı bir üretim ilişkisi ve öznel bir yaşam tarzına sahip olan şehirde kendine yer bulamadı ve başkalaştı. Alevilerin köylerde yaşatmış olduğu doğayla bir bütün haline gelmiş ve doğayı anlamak üzerine kurulu inanışı cem evleri yaptırmak ve onları büyütmek ile sınırlandırıldı. Bugün Alevi nüfusun yoğun biçimde yaşadığı mahallelerin çoğunda bir cem evine ya da cem evi inşaatına rastlamak mümkün olmakla birlikte bu kurumların inşası Alevilerin, en önemli Alevilik faaliyetine dönüşmüş durumdadır (Tol, 2016).

Yapılan araştırmalarda, “sosyal faaliyetleri ve dışarıyla etkileşimi daha az olan, daha küçük yaştaki, ortaöğretim çağındaki gençlerin cem evlerine ve ibadetlere katılımı görece daha yüksekken, yaşça daha büyük gençlerin cem evleriyle ilişkileri yoğun değil. Çalışan gençler zaman bulamadıkları gerekçesiyle, üniversiteli gençler inançsal pratiğe daha az ilgi duydukları için cem evi faaliyetlerine fazla katılım göstermediklerini dile getiriyorlar. En yeni kuşağın cemevlerine daha ilgili olmasının, kuşkusuz cemevlerinin meşruiyetinin, kazanımlarının ve olanaklarının artmasıyla da ilgili olduğu söylenebilir. Daha büyük yaştaki gençlerin cemevleriyle ilk teması cemevlerini inşa eden kuruluşların devletle mücadelesine destek şeklindeyken, en genç (ortaöğretim çağındaki) Alevilerin cemevleriyle teması daha ziyade kültürel ve inanç eksenli etkinlikler aracılığıyla gerçekleşiyor.” (Tol, 2016)

Alevilik bir asimilasyon ile mi bugünkü aşınmış halini aldı? Alevilik köylerde yaşanacak ritüellere sahip olan bir inanış biçimi iken Alevilerin ekonomik nedenler ile şehre göçü vasıtasıyla değişme başladı. Varlığını tam olarak kapalılığa borçlu olan bir inanış şehirlerde birçok dilden, milletten ve inanıştan insanla iletişime geçmesi onu aşındıran başlıca etkenlerden biri. Kırdan şehre göç ile köy Aleviliğinin ritüelleri şehirde uygulanmaya başladı böylece.

Son olarak, Aleviler toplumun farklı, azınlık ve yok sayılmak istenen bir kesimi olarak kendilerini, kimliklerini ve farklılıklarını korumak ihtiyacı hissetmektedir. Alevilerin, kendilerini ve inançlarını özgürce ve çekinmeden yaşaması temel olarak geçmiş pratikleri ile uyum içinde değildir. Kendilerini yüzyıllarca saklamış bir inanışın “dilinin çözülmesi” ve kendini anlatmaya başlaması biraz güç bir süreç olarak görülebilir.

Kaynakça

Stump, A. K. (2016). Vefailik, Bektaşilik, Kızılbaşlık. İstanbul Bilgi Üniversitesi.

Subaşı, N. (2010). Alevi Modernleşmesi Sırrı Faş Eylemek. Timaş Yayınları.

Tol, D. U. (2016). Kentsel Alevilik ve Alevi Gençlerin Kimlik Arayışları | PODEM. http://podem.org.tr/researches/kentsel-alevilik-ve-alevi-genclerin-kimlik-arayislari/