Demokrasi Çıkmazı!

Siyasete ve demokrasiye olan inançsızlıkla İtalyan halkı 4 Mart Pazar günü kendisini yönetecek hükümete karar vermek için sandık başına gitti. Sandıktaki mücadelenin kesinlikle sağ partiler arasındaki bir çekişmeden ibaret olduğunu söylemek gerek. Seçim sonuçları ülkenin açıkça iki sağ parti arasında bölündüğünü gösteriyor. Faşizmi doğrudan deneyimleyen bir ülke olarak İtalya yeniden bunu deneyimlemenin eşiğinde mi yoksa?

Hafızalardaki bu tarihsel gerçeklikle göçmenlere karşı Macereta’da ortaya çıkan faşizan saldırganlıklar halkı faşizme karşı sokaklara dökebildi. Ancak güçlü bir sol partinin ortaya çıkamaması seçimlerin sağ partilerin sahnesine dönüşmesine neden oldu.

La Repubblica gazetesi seçim sonuçlarını “Beş Yıldız’ın zaferi, Birlik’in uçuşu, Demokrat Parti’nin düşüşü”[1] şeklinde duyurdu. Bu başlık İtalya’nın çıkmazını tam olarak karşılayan ifadeler. Seçimlerden çoğunluğu sağlayacak bir oy oranına ulaşılamadı. Koalisyon yolu hükümetin oluşması için kaçınılmaz. Sağ partiler yükselişteyken, sol partiler ve sosyal demokratlar seçimden bir fiyaskoyla çıktılar. “Lega” (Birlik) Berlusconi’nin “Forza Italia”sından (İleri İtalya veya Haydi İtalya!) daha fazla oy aldı. Lega’nın aldığı oy oranı koalisyon partileri arasındaki güç ilişkilerini değiştireceğe benziyor. Merkez sağ bu seçimlerde kendince bir başarı sağladı. Merkez sol ve solda yer alan Demokrat Parti (Partito Democratico/Pd) dışında “Europa” %3’lük barajı geçemedi; “Liberi e Uguali” (Eşitler ve Özgürler) %3’lük barajı geçebildi ve “Potere al Popolo” (İktidar Halka) %1,1’lik oy aldı.

Matteo Salvini Lega adına seçim sonuçlarından oldukça memnun ve merkez sağla bir koalisyon için hazır olduğunu belirtirken Demokrat Parti sekreteri Matteo Renzi’nin kibrinin yenilgiyi gördüğünü de belirtmeden geçmedi.[2] Lega daha önceki Lega Nord (Kuzey Birliği) partisinden çıkan ve beş yıl önceki seçimlerde %4 oranında bir oy almışken bu seçimlerde son derece yüksek bir oy oranıyla çıkan, aşırı-sağ ve ayrılıkçı faşist söylemlerle tanınan bir parti. Böylece merkez sağda aldığı oyla koalisyona girebilecek ilk parti oldu. Solun ve sosyal demokrasinin kendini ilkesel olarak net ortaya koyamaması, siyaset yapmadaki basiretsizliği, halktan kopukluğu ve sol popülizmi bile başaramaması sadece İtalya’da değil, dünya genelinde bir sorun.

Bu bağlamda Demokrat Parti (Partito Democratico/Pd) ile Türkiye siyasal sahnesinde önemli ve belirleyici bir rol oynayan CHP belli oranlarda benzeşmekteler. Eric Hobsbawm’ın bir yazısında dile getirdiği gibi demokrasi, cumhuriyet gibi “olumlayıcı” adlar artık sadece faşizan, demokratik ve özgürlükçü olmayan ve böylece diktatörce yönetimleri gizlemek ve dışarıya iyi görünmek için verilen adlandırmalardan ibaret hale geldi. Dolayısıyla Marx’ın nitelemesiyle sadece “şey”dirler, fetiştirler. CHP Türkiye’deki demokrasi krizinde çok büyük bir rol oynadığı gibi Pd de İtalyan demokrasisinde halkın sola olan inancını kıran işleve sahip olmuştur. Pd’nin 2013 yılındaki seçimlerde mecliste %25,4’lük oranı pazar günü yapılan seçimlerle %18,7’lik orana ve senatoda 2013’te %27,4’lük oranı bu son seçimlerde %19,1’lik bir orana düşmüştür. CHP’nin merkez sağ ile yaptığı ittifaklar ve siyasi değişime “kaba” ve “inatçı” direnişi kitleleri arkasına almasını engellemiştir. Pd 2013 seçimlerinde ders almadığı gibi daha da kötüye giderek seçmene “olumlayıcı” bir seçenekten ziyade “değilleyici” bir seçenek sunmuştur. CHP yanlış seçimleriyle Türkiye demokrasisinin en büyük “ayıbı” ve “düşmanı” olmuştur; tıpkı Pd’nin İtalyan demokrasisi için olduğu gibi. Merkez solda olduğunu söylemekle birlikte hiç kimse Pd’nin merkez solda veya solda olduğunu kabul etmemekte, tersine sağa yerleştirmektedir. Dolayısıyla bu da sağ ve sol arasındaki ayrımın şeffaflaştığını ama halkın bu şeffaflıktan rahatsız olduğunu, en azından entelektüel kesimin tepkisi göstermektedir.

Ayrılıkçı siyaset mi kazandı?

Sağ partiler İtalya için temel bir sorun olan göçmen-karşıtı politikalar ve programlar ile ortaya çıktılar. Bu yüzden göçmenlerle ilgili yeni reform önerileri göz doldurur nitelikteydi -ya da niteliksizlikte. Hiçbir partinin esasında göçmenlere dair bir politikası yok.

Merkez sağın göçmen karşıtı seçim propagandaları bilhassa Macerata olayından sonra alevlendi. 18 yaşında Pamela Mastropretro’nun Macerata’da ölü bulunması ve şüphelinin Afrikalı göçmen olması dikkatleri bir kez daha göçmenlere çekti. Afrikalı göçmenin tutuklanmasından sonra kendini neo-faşist olarak tanıtan bir kişi altı göçmene Macerata sokaklarında, şehrin göbeğinde ateş açtı. Bu şiddet eylemine ve faşizme karşı insanlar sokağa döküldü. Ancak Macerata’da faşizm karşıtı eylemler demokrasinin beşiği Avrupa ülkesinde yasaklanmak istendi. Buna karşın binlerce insan sokaklardaydı. Merkez sağ ve faşist karşıtı söylemleriyle tanınan Lega’nın lideri Salvini şiddeti kınamakla birlikte çığırından çıkmış göçmen durumuna vurgu yapmadan ve bunun yarattığı “kaos”, “toplumsal çatışma” ve “öfkeyi” belirtmeden geçemedi.

Forza Italia partisinden Berlusconi göçmenleri her şeyden önce “patlamaya hazır toplumsal bir bomba” olarak tanımlayıp 600 bin göçmeni ülkeden göndermeyi planlıyor.[3] Berlusconi bir araya geldiği diğer merkez sağ partilerle birlikte yürüttüğü göçmen politikasıyla “mahallenin polis memuru” -bizim mahalle bekçilerine denk geliyor olabilir- ve “operasyonel güvenli yollar” önerisini getiriyor. Berlusconi’ye göre “savaştan ve ölümden kaçıp gelenler olarak bugün İtalya’da 630 bin göçmen bulunuyor ve sadece yüzde beşinin, yani 30 bininin burada kalma hakkı var. Diğer 600 bini ise patlamaya hazır toplumsal bir bombadır”.[4] Her an patlayabilirler çünkü suç işleyerek yaşıyorlar. Berlusconi’ye göre İtalyanların güvenliğini garanti edecek olan “merkez sağ”dır çünkü onun dönemindeki göçmen sayısıyla 2017’deki göçmen sayısı arasında büyük bir fark vardır. Sayı oldukça artmıştır.

Beş Yıldız Hareketi’nin siyasi lideri Luigi Di Maio da göçmenlerle ilgili benzer bir fikir yürütüyor. Sadece savaştan kaçan göçmenleri kabul edebileceklerini ancak gelenlerin hepsinin bu şekilde gelmediğini dile getiriyor.

Salvini benzer bir yaklaşımla kurallara saygı göstermeyen, oturma izni olmayan ve uyuşturucu işiyle uğraşan birkaç saat içerisinde evine gönderilir fikrindedir. Salvini’nin vurgusu düzene ve kuralların uygulanmasına dairdir. “İtalya ırkçı değil ama kurallar gerekiyor.”[5] Lega seçimleri kazandığı takdirde göçmenlerin toplu olarak Afrika’ya sınırdışı edileceğini dile getirmişti ki bu İtalya’da yasal değil. Salvini seçildikleri takdirde yaklaşık 400 bin göçmenin zorla Nijerya, Tunus, Fas da dahil olmak üzere ülkelerine gönderilecekleri sözünü vermişti.

Avrupa karşıtlığı mı kazandı?

Seçimden büyük oy oranıyla çıkan M5S ve Lega, Avrupa karşıtı bir politika benimsiyorlar. Ama işin ilginç yanı “Lega”nın “Lega Nord”, yani Kuzey Birliği gibi bir partiden gelip ülkenin sadece kuzeyinde değil ama merkezinden ve güneyinden de oy almasıdır. İsminden de anlaşılacağı üzere sadece göçmenlere karşı ayrılıkçı bir politika sunmuyor, aynı zamanda ülkenin kuzeyini güneyinden ayıran ayrımcı bir siyasetin öncülüğünü yapıyor. Ama buna rağmen güneyden de oy almayı başardı. Her ne kadar İtalyan halkı Avrupa birliğinden çıkmak gibi bir niyette olmasa da seçtikleri partiler böyle bir siyaset yürütmekte ve bu siyasete programlarında yer vermekteler. Önümüzdeki günlerde referandum ile bunu halka sunmak gibi bir durum söz konusu olabilir.

İtalya’nın şu anki siyasi durumu şudur: halka rağmen iktidara gelen sağ partiler. Halkın talebinin iktidara gelmesinden ziyade partilerin talebinin halka dayatılması bilhassa partilerin Avrupa Birliği karşıtlığında yatıyor. Halkın geneline bakıldığında Avrupa karşıtlığından ziyade onunla bütünleşme arzusu var. Örneğin İtalyan akademisinde bir İtalyan felsefesinin yaratılma ve tartışılması ancak Avrupa ile kurduğu ilişki üzerinde mümkün. İtalyan filozof Roberto Esposito’ya göre Avrupa’yı birleştirecek şey ekonomi değil siyaset, yani bir Avrupa anayasası olabilir; felsefe olabilir ancak. Ancak ekonomisinin Avrupa bölgesine bağlı olduğu bir durumda Avrupa Birliği’nden çıkma talebinin de bir gerçekliği olmayacaktır. Aksi takdirde Yunanistan’ın içine düştüğü durumu yaşama riski vardır.

Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (Istituto Affari Internazionali) yöneticisi ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri üzerine uzman Nathalie Tocci’ye göre bu sonuçlar kesinlikle Avrupa yanlılarının geri adım attıklarını gösteriyor.

İtalya’da nasıl bir durum bekleniyor?

Olası koalisyonlar üzerinde tartışılmaya başlandı bile. Parlamentoda çoğunluğu oluşturabilmek için 630 sayısına ulaşmak gerekiyor. Sayısal olarak birkaç koalisyondan bahsetmek mümkün olsa da bunun siyasal açıdan mümkünlüğü biraz muamma!

1) Olası bir M5S ile Lega koalisyonu hem İtalya hem Avrupa için sonuçları korkunç olabilecek bir birliktelik. M5S’nin 231 ve Lega’nın 123 koltuk sayısıyla bu birlik sayısal açıdan olası. Toplam 354. Bu olası evlilik bazı yorumculara göre M5S’nin sol kanadı arasında bir isyana neden olabilir.

2) Bir diğer olasılık ise popülist-sağ M5S, aşırı sağ Lega ve sağ parti Forza Italia koalisyonu. Toplamda 453 koltuk sayısına ulaşabiliyorlar. Bunlardan 99 koltuk Forza Italia’ya, yani pratikte Berlusconi’ye ait.

3) Sağ kanattan Forza Italia ve aşırı sağ Lega ile merkez soldan Matteo Renzi’nin Pd (Partito Democratico/Demokrat Parti) seçeneği 336 koltuk sayısına ulaşıyor. Ancak bu ihtimal yorumculara göre oldukça zor. Bana kalırsa bu partiler arasında merkez solun artık sol niteliğini yitirip sağ bir parti niteliğini kazandığı için “yönetme hakkı ve görevi” söylemiyle koalisyona uzak bir seçenek gibi durmuyor. Zaten sağa yaklaştığı içindir ki Pd, yani Demokrat Parti 2013 seçimlerinden beri oy kaybı yaşıyor ve halkın inancını kaybetmiş durumda. Toskana bölgesi gibi seçim haritasında kırmızı olan bölgelerde bile Lega’nın oy alması, solcu olarak tanınan Pisa’da sağ partilere, yani M5S ile Lega’ya olan yönelim Pd’deki oy düşüşünün işareti.

4) Popülist parti M5S ile Pd birlikteliği bir başka seçenek. Bu olasılık 336 koltukla sonuçlanabilir. Ancak siyasal açıdan ne kadar mümkün bunu gelecek günler gösterecek. Demokrat Parti’nin eski Genel Başkanı Matteo Rici’ye göre Beş Yıldız Hareketi ile koalisyon yapabilecek tek parti Matteo Salvini’nin Lega’sıdır.

Avrupa karşıtı siyasetiyle tanınan Beş Yıldız Hareketi (M5S) kimseyle koalisyon yapmayı istemediğini açıkça belirtmişti. Ancak şu anda en azından genel politikayla ilgili olarak diğer partilerle konuşmak istediğini dile getiriyor.

Eğer bu koalisyonlardan herhangi biri tutmazsa bu durumda İtalyan Devlet Başkanı Sergio Mattarella, Paolo Gentiloni’nin şu anki merkez-sol hükümetine yönetme seçeneğini verecektir. Bu arada yeni seçimleri organize etmesi için hükümet kurulmasına izin verilecektir. Bu sürece 23 Mart’ta parlamento toplandığında başlayabilecektir.

2018 İtalya seçim sonuçları haritası[6]

Sarı: Movimento 5 Stelle (Beş Yıldız Hareketi). Tek kişilik seçim bölgelerini hem meclis hem senatoda alarak Güneyde ve adalarda büyük oy oranıyla çıktı. Sicilya ve Sardinya adalarında büyük partileri geride bıraktı. %32 oy oranıyla seçimden çıktı.

Mavi: Matteo Salvini’nin Lega’sını (Birlik) ve diğer merkez-sağ partileri göstermekte. Lega Lombardiya bölgesinde yenilgiye uğradı. %17,8 aldı. Lega bu oy oranını beş sene önceki seçimlere nazaran dörde katladı. Berlusconi’nin partisi Forza Italia (İleri İtalya veya Haydi İtalya!) %13,92 oy oranıyla Lega’dan daha az oy aldı.

Kırmızı: Partito Democratico (Demokrat Parti) sadece iki bölgeyi alır: Toskana ve Kuzey doğu İtalya’nın Trentino Alto Adige bölgesi. %20’ye bile ulaşamayan Pd %18,9’luk bir sonuç aldı.

Seçim haritasının gösterdiği gibi ülke iki sağ parti arasında bölünmüş durumda. Aslında bu halkın sağla bir birliktelik yaşamaya zorlandığına işaret aynı zamanda. 2013’teki seçimlerde sarı ve mavinin daha çok kırmızı olduğu yerler Pd’ye aitti. Ancak Renzi gibi “kibirli” siyasetçilerin “partiyi başkalarının ellerine bırakmak” istememesi, ülkeyi aşırı sağcı, liberal ve ayrılıkçı partilerin ellerine teslim etti. Pd’de olduğu gibi CHP’de de artık bir temizlenmenin yaşanması ve yenilenmesi -Machiavelli karşıtı bir tavır olmakla birlikte- siyasete etiğin ve ahlâkın bir an önce girmesi gerekiyor. Bir tarih hocasının dediği gibi sağ, tarihî momentini/ânını yaşıyor ve elbette diyalektik gereği bu durum kalıcı olmayacaktır.



[1]http://www.repubblica.it/speciali/politica/elezioni2018/2018/03/04/news/risultati_elezioni_politiche_pd_centrodestra_m5s_fi_lega-190424815/?ref=RHPPTP-BH-I0-C12-P3-S1.12-T1

[2] https://www.ilpost.it/2018/03/05/risultati-elezioni-politiche-2018/

[3] http://www.repubblica.it/politica/2018/02/04/news/berlusconi_migranti_bomba_sociale-188039528/

[4] http://www.repubblica.it/politica/2018/02/04/news/berlusconi_migranti_bomba_sociale-188039528/

[5] http://www.today.it/politica/elezioni/politiche-2018/berlusconi-salvini-immigrazione.html

[6]http://www.repubblica.it/speciali/politica/elezioni2018/2018/03/05/news/elezioni_politiche_2018_m5s_sfondano_al_sud_verso_il_cappotto_in_sicilia_e_sardegna_lega_pd-190473002/?ref=RHPPTP-BH-I0-C4-P5-S1.4-T1