ODTÜ'LÜ ÖĞRENCİLER: ODTÜ'de Neler Yaşanıyor?

Ne hayallerle geldik üniversiteye. Eğitim-öğretimin son noktasıydı gözümüzde. Üniversite özgür düşüncenin, düşündüğünü ifade edebilmenin, toplum için bilim üretmenin yeri olmalıydı. Peki, böyle miydi? Her birimizin karşılaştığı sorunlar bugün üniversitelerin halini ortaya koymaktadır.

Türkiye’deki tüm üniversitelerde olduğu gibi ODTÜ’de de adımımızı attığımız her yerden para istiyorlar. Yüz milyonlarca lira har(a)ç yatırıyoruz. İlk defa bu sene alınan hazırlık atlama sınavı parası, kimlik parası, spor salonu parası, özelleştirilen kantinler, kütüphanede gerçekleştirilmeye çalışılanlar, ABD ve İsrail orduları için silah üreten, geliştiren, modernize eden bir teknokent, vb.

Üniversitelerin hali böyleyken mezun olunduğunda bizleri ne bekliyor ki, diplomalı işsizler ordusuna katılmaktan başka. Mühendislik öğrencileri yetkin mühendis olmak için, eğitim öğrencileri kadro açılsın diye bekleyecekken, fen edebiyattaki arkadaşlar formasyon alabilmek için milyarlar harcarken nasıl bir gelecek bekliyor bizleri.

Bugün Ortadoğu'da halkların kanları dökülüyorken, onların kanı üzerinden pazarlıklar yapılıyorken, emperyalist işgal devam ediyorken, Türkiye burjuvazisi de işbirliğinde sınır tanımazken ve dahası ODTÜ bu kanlı saldırılara teknokent ile destek verirken susup oturmakla bizleri nasıl bir gelecek bekleyebilir ki?

Elbette ki bizler harekete geçmedikçe bugünkünden daha karanlık bir gelecek bizleri bekliyor.

Peki, bugün toplumun çıkarlarını savunanlar, geleceğine sahip çıkanlar, üniversitelerinin ticarethaneye çevrilmesine karşı olanlar, Ortadoğu'da işgale karşı çıkanlar, yemekhanesiyle, kütüphanesiyle, topluluklarıyla, tüm sosyal alanlarıyla üniversitesine sahip çıkanlar düzenin soruşturmalarına maruz kalırken, bizler neler yapıyoruz? Bugün birileri soruşturmaya uğruyorsa bilinmelidir ki, rektörlüğün o arkadaşlarımızla olan sorunundan kaynaklı değildir. Bizlerin geleceklerini gasp etmek, üniversitelere karşı planlarını rahatça gerçekleştirmek, tek tip bireyler yaratmak, özgür düşüncenin önüne engel olmak, muhalefeti bastırmak içindir. Açılan soruşturmalar bizler kendi haklarımızı birlikte, örgütlü ve güçlü bir şekilde savunmadıkça açılmaya devam edecektir.

ODTÜ'de de yaşanan aynı süreçler, anadilde eğitimi savunanlara, Fizik Bölümü’nün bir sınıfının Emniyet Genel Müdürlüğü'ne kiralanarak üniformalı ve silahlı polislerin okula girmesinin protesto eden arkadaşlarımıza, Sinop'taki nükleer karşıtı kampa katılan arkadaşlarımıza soruşturmalar açılmasıyla yaşanmıştır.

ODTÜ’de düzenlenen ve Doğu Perinçek'in konuşmacı olarak katıldığı bir sempozyumu dinlemek için gittikleri halde Perinçek'in korumaları tarafından silahla tehdit edilip tartaklanan ve Mimarlık Amfisi'nden dışarı atılan, kafası yarılan arkadaşlarımıza ve arkadaşlarına sahip çıkmak için oraya gelen ancak jandarma tarafından saldırıya uğrayan arkadaşlarımızdan yaklaşık 30'una ve 2 asistan arkadaşımıza soruşturmalar açılmıştır. İşçi Partisi, Internet sitesinde yaptığı açıklamada, “uyuşturucu kaçakçılığı yapan teröristler, Doğu Preinçek'e suikast düzenlemek istemişler ancak bizim uyanıklığımız sayesinde bertaraf edilmişlerdir” demiştir. Peki arkadaşlarımız, Perinçek’in silahlı korumaları tarafından tehdit edilmemiş midir? Peki, kim, hangi hakla, bu ne olduğu belirsiz adamları okula almış ve amfinin güvenliğini bunlara bırakmıştır. Güvenliği sağlamak için olay yerine gelen jandarma neden İşçi Partili saldırganları korumuş ve arkadaşlarımıza saldırmıştır? Bütün bu anlattıklarımızın neresinde özgür düşünce, neresinde bilimsellik vardır?

Bugün bu soruşturmalar 30 arkadaşımız şahsında tüm ODTÜ öğrencilerine ve ODTÜ çalışanlarına karşıdır. Hedef tek başına soruşturma açılan arkadaşlarımız değildir. Hedef okulu dikensiz gül bahçesine çevirmektir. Hedef üniversiteleri yapılandırmak, muhalif sesleri ortadan kaldırmak, toplumu sindirmek, üniversitelerde istedikleri gibi at koşturmaktır. Bugün YÖK ile somutlaşan ve 12 Eylül darbesinden bugüne onun gölgesinde gerçekleştirilen saldırılar devam ettirilmektedir. 6-7-8 Kasım günleri, arkadaşlarımız savunmalarını verirken yalnız bırakmamak için orada olacağız.

Tüm bunlara karşı yapılması gereken birlikte hareket etmek, geleceğimiz için, haklarımız için, toplum için mücadele etmektir. Bugün arkadaşlarımıza sahip çıkma günüdür. Bugün YÖK'e karşı alanlara çıkma, taleplerimizi haykırma günüdür. Bugün Ortadoğu'daki işgale, Lübnan'a asker gönderilmesine karşı çıkma günüdür. Bugün mücadele etme günüdür. Gün bugündür. Yarın artık çok geç olabilir. Yarınları kazanmak için bugün, tam günüdür.

6 Kasım Pazartesi saat: 12.30'da Hazırlık E Binası önünden başlayacak yürüyüşün ardından Rektörlük önünde oturma eylemi yapmaya gidiyoruz...

ARKADAŞIMA DOKUNMA

ODTÜ'LÜ ÖĞRENCİLER