Yanıklar Evimiz, Anlatılan Hikâyemiz: Kurak Günler
6 Şubat 2023 Pazartesi
Bir hayvan ölüsünü şehvetle sokaklarda sürükleyen, zevkten dört köşe çılgın kalabalıkları izlerken, vahşetin bu denli olağanlaştırılması karşısında dehşete kapılmadan durabilen, bu kalabalıkların, domuz avından insan avına geçebilme ihtimalinin o ince, ipince, belli belirsiz sınırının farkında olmayan kaç kişiyiz?
TBMM Tutanaklarında Bilinmeyen Bir Dil: Kürtçe
3 Şubat 2023 Cuma
Seçim döneminin çalışmaları ve kaosu başladı. Bir yandan ekonomi, bir yandan Altılı Masa adayı gündemi meşgul eden öncelikli sorunlardan. Bu noktada Kürtlerin oyları her iki taraf için de oldukça cazip fakat yürütülen süreç saman altından talepkar olsa da su yüzünde bir o kadar dillendirilmemeye özen gösteriliyor. Kürtlerden oy bekleyen bu partilerin Kürt realitesi ve Kürt dili üzerinde ne kadar samimi olduğu yine Meclis üzerinden ekranlara yansıdı.
Şerafettin Atalay'ı Anarken
1 Şubat 2023 Çarşamba
Genel geçer doğruların değil “eylemli tercihlerin” insanı olduğunu okuruz eleştirel satırlarda bile…Ayrımlarımızı değil müştereklerimizi vurgulayan herkese açıktır hem kapısı hem de ilişkileri, olanakları. Bağımsızlığı, demokrasiyi, sosyalizmi anlatan herkes ama herkes arkadaşlarının ve onun en güçlü dayanışması ile sarılır sarmalanır.
İzmir’de İktisat, Cihanda İktisat
1 Şubat 2023 Çarşamba
Hem Türkiye’de hem de dünyada bugünün karmaşık ve kapsamlı sorunlarını yaratmış olan ve son otuz-kırk yıla damgasını vuran siyasal-iktisadi paradigmanın değiştirilip dönüştürülmesini talep etmek, doğal ve insani bir tepki olarak beliriyor. Eğer yukarıda özetlediğim gözlemlerim ve saptamalarım fazla naif değilse, Türkiye’de farklı toplum kesimlerinin sosyal-demokratik sayılabilecek bir ekonomik model dönüşümünden yana olduklarını ileri sürmek mümkün görünüyor.
Beklentisizliğin İmkânı Olarak Umut
30 Ocak 2023 Pazartesi
Sıradan hayat diğer insanların ölçütlerine göre yaşamaktır ve onu terk etmek bundan kurtulma imkânına işaret eder. Bu tıpkı Fisher’ın tekinsizin dinginliği ile ifade ettiği halihazırdaki bağlardan kurtulmaya benzer. Tatian’a göre iyi hayatı deneyimlemek için sıradan hayatı terk etmek, bir kopuş yaşamayı, belirsizliğin içine girmeyi beraberinde getirir. Bu da tıpkı henüz bilinmeyen ve anlamlandırılmayana ilişkin ufku sezmek gibidir.
Kalender Bir Muhalefet: Erdoğan’a İzin Kılıçdaroğlu’dan Çıktı
28 Ocak 2023 Cumartesi
Söz konusu iktidara, somut durumda da Erdoğan’a karşı olan, onun iktidarında yaşamak yerine başka türlü bir yönetim hayal eden ya da tasarlayan her siyasi parti de, yurttaşların bir kısmını kapsayan bir seçmen kitlesine aracılık ediyorsa, anayasa tarafından verilen bu hakkı yurttaş lehine kullanmak ve anayasaya aykırılığı sürekli ve yüksek sesle dile getirmek zorundadır.
Çok Kutupluluk, Otoriterliğin Mantrası
24 Ocak 2023 Salı
Sol, “çok kutuplu” rejimlerin (Rusya'da, Çin'de ve hatta bazı solculara göre İran'da) hayatta kalmasını destekleme “görevini” üstlendiğinde, bu rejimler tarafından soykırımdan kurtulmak için mücadele eden insanları destekleme konusundaki gerçek görevinde başarısız olur. Onların gözünde, ABD'nin bu tür mücadelelere verdiği maddi ya da askerî destekten elde edebileceği herhangi bir fayda, aksi takdirde soykırımla karşı karşıya kalacak olan insanların hayatta kalmasının sağlayacağı faydadan çok daha ağır basar.
Geçmişe ve Topluma Mesafenin İnsanı: Ahmet Hamdi Tanpınar
22 Ocak 2023 Pazar
Dayanışmacı bir korporatist olması bir yana onun özellikle geçmişe bakarken maddeyi görme, onunla hesaplaşma yerine -ki mazi ile hesaplaşma niyetini çeşitle yerlerde ifade eder- onu sadece ruhundan yakalama girişimlerinin kökeninde Bergson düşüncesinden etkilenmesinin yattığı söylenebilir. Ancak Cumhuriyet’in kurucu ideolojisine yön verenlerin genellikle Auguste Comte takipçileri olduğu düşünülürse Bergson ruhiyatçılarının görece sessizliği daha iyi anlaşılabilir.
"İnsanlığın Hikâyesi Değişmek Zorunda ve Onu Biz Değiştireceğiz"
19 Ocak 2023 Perşembe
İnsanlığın hikâyesi değişmek zorunda ve onu biz değiştireceğiz. Çünkü Hrant’a bir söz verdik. Önce dayanışarak ve yan yana durarak, sonra da çoğunluğa seslenerek değiştireceğiz. Ona “sen bizsiz değil bizimle birlikte mutlusun” diyerek. Biz sana nefret duyan ötekin değil, seni çoğaltan zenginliğiz. Nefretin sadece bizi değil, seni de bitiriyor. Güçlünün zayıfı ezdiği, insan onurunun ayaklar altına alındığı, sömürü ve ayrımcılığa dayalı bu sistemi biz kurmadık ama onu hep birlikte alaşağı edebiliriz.
Bolsonaro’dan sonra Bolsonarismo: Brezilya’da Otoriter Popülizmin Araçları
20 Ocak 2023 Cuma
Brezilya ve ABD örneğinde, “kültürel Marksizm” olarak bilinen aşırı sağcı komplo teorisi, Bolsonaro’nun ve Trump’ın hem muhaliflere hem de kurumlara saldırmasının yeni bir aracı haline geldi. Kültürel Marksizm, 1990’lardan bu yana, ABD’de solcuları ulus, aile, ahlâk ve Hıristiyanlık gibi geleneksel değerlerin karşısında konumlandırmak için kullanılan bir komplo teorisi. Latin Amerika’da ise 2000’lerden itibaren art arda iktidara gelen solcu liderler, ana akım medya organları ve sosyal medya platformlarında komplocu nefret söylemleriyle karşı karşıya kaldılar.
Kurak Günler: Merkez-Taşra İlişkisinde Kaymalar, Bütünleşmeler
17 Ocak 2023 Salı
Filmde izlediğimiz sorunsallar bugüne mahsus değil elbette. Homofobi, linç, cinsiyetçilik, tecavüz, ırkçılık geçmişte de vardı. Sağ iktidarların sürekli görmezden geldiği, ferdî suç olarak gösterdiği, politik olduğunu kabullenmediği, (kendi varlığının beslediği bir durumu kabullenmesi düşünülemez doğal olarak) tartışmaya bile açmadığı bu çürümenin, bir enfeksiyona dönüşerek bütün gövdeye yayılmasıdır gördüğümüz. Artık ne taşraya aittir bu zihniyet, ne de merkeze.
Türklük ve Türkiyelilik
14 Ocak 2023 Cumartesi
Gerçek hayatta, etnik gruplar vardır, bunların sınırları kesin değildir, pek çok aile karışıktır, aynı insan kendini hem Kürt hem de Türk hissedebilir ve yerine göre bu sözcüklerden herhangi birini, her ikisini veya Türkiyeli sözcüğünü kullanabilir. Bu gibi durumları yansıtmak üzere, sözcükler de farklı anlamlar alır. “Türk edebiyatı”, Türkçe üretilmiş tüm edebiyatı kastetmek üzere de kullanılabilir, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ürettiği edebiyatı kastetmek için de kullanılabilir; her halükarda bazı Kürt (kökenli) yazarları ve şairleri de kapsayacaktır.
Omniptikon Şeffaflığın Kötülüğü
12 Ocak 2023 Perşembe
Şeffaflık içeriği, eylemi ve olguyu bakışa bu denli fazla sunmanın, yakın tutmanın yarattığı körlüğün kadrajına yerleşiyor ve doğası gereği yapması gerektiği halde, gizli olanı aşikâr etmiyor, hız ve geçiciliğin insafına terk ediyor. Bununla birlikte yönetici erk bilinçli olarak, siyasi tartışmaları, toplumsal ilişkilerin yıkıcı şiddetinin aleni, şeffaf etkisine maruz bırakıyor.
Organ Piyasası
9 Ocak 2023 Pazartesi
Halk sağlığı temel olarak her insanın eşit bir biçimde sağlık hizmetine ulaşmasını ve bundan yararlanmasını savunur. Organ nakli ve piyasası gündelik hayat, sağlık, beden, tıp ve siyaset sosyolojisi gibi birçok alanda kapsamlı tartışma gündeminin konusu oluyor. “Böbreğimi satar yine seni okuturum” lafı artan eğitim masrafları ve ekonomik kriz durumlarında gerçek bir seçenek oluyor.
Neşenin Nostaljiyle İmtihanı
8 Ocak 2023 Pazar
Doğrusu, Yılbaşı Gecesi’nde, tıpkı Erşan Kuneri’de olduğu gibi, pek gülemedim ama hazin olan bu değildi. İlla bir Türkiye mozaiği yaratma peşinde, Avrupa Yakası’ndan beri birbirine benzeyen tiplemelerine bu kadar sadık kalmasını, hatta sürekli tekrara düşmesini, birçok yerli filmde/dizide gözlemlediğimiz, her biri iyi birer oyuncu olan kastının yeteneğine çok abanarak senaryoyu, kurguyu unutma tercihini görmezden gelmeye çalıştım.
"Kurak Günler", Obruğun Öte Tarafına
4 Ocak 2023 Çarşamba
Emre, en başından beri bozuk düzene ayak uydurmakta zorlanan, onu tasvip etmeyen biridir. Belediye başkanının davetini kabul etmek istemese de, savcı kimliği sebebiyle, statükonun geçmişten beri kurduğu düzene karşı gelemez ve davete icabet eder. Burada, statükonun Emre’yi içine alıp yok etmeye çalıştığına tanık oluruz. Savcı, çarkın bir dişlisi haline getirilmeye çalışılır. Âdeta, onun fikirlerinin, karakterinin ve eğitiminin hiçbir önemi yokmuş gibi davranılması istenir.
Türkiye’de Evrim İhtilafı: Yaratılış Kongreleri Bize Ne Söylüyor?
30 Aralık 2022 Cuma
Son yıllarda yapılan çalışmalar her ülkenin evrim karşıtlığının kendine özgü yanları olduğunun altını çizmeye başladı. Ne var ki Türkiye’de hâlâ eski anlayışın, yani yaratılışçılığın Türkiye’ye Amerika’dan geldiği sanısının hâkim olduğunu görüyoruz. Eğer sahte-bilimsel evrim karşıtı argümanların 1970’lerde Türkiye’ye girişine bakacak olursak bu sanıda bir haklılık payı olacaktır. Ancak Türkiye’de evrim kuramının reddinin Osmanlı’ya uzanan tarihine, yani evrim ihtilafına bakarsak bu sanının açıkça yanlış olduğunu görürüz.
Altılı Masa’nın Anayasa Değişikliği Önerisinde Basın Özgürlüğünü “Özgürleştirme” Meselesi
28 Aralık 2022 Çarşamba
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlar yolu ile özgürlükler-sınırlamalar geriliminde basın özgürlüğü lehine aldığı bir dizi karar söz konusu iken günümüz koşullarında hazırlanan bir sınırlama metninde bu içtihatlardan özgürlükler lehine ve sınırlamalar aleyhine neden yeterince beslenilmedi, neden yeni bir yaklaşım getirilmedi? Eğer, ölçüt AİHS ise en azından 12 Mart ve 12 Eylül mirası birtakım “bize özgü” kullanışlı enstrümanlardan neden vazgeçilmedi?
“Kurak Günler”: Eleştirilerin Eleştirisi
27 Aralık 2022 Salı
Bana göre Kurak Günler bir “O gece ne oldu?” filmi. Ana karakter film boyunca o gece yaşananları ve kendisinin olayların tam olarak neresinde yer aldığını sorguluyor. Bu ve birkaç başka müphemlik, hatta bir adım daha ileri atarak, genel bir Müphemlik filmde merkezî bir konumda.
İmamoğlu İkinci Erdoğan mı?
24 Aralık 2022 Cumartesi
Sonuç olarak, temsilî demokrasilerde siyasal liderleri peşinden sürüklenecek ulu kişiler değil, kendi politik amaçlarımız doğrultusunda somut çıktılar üretmesi için destekleyeceğimiz işlevsel enstrümanlar olarak görmek ve bu bakışımızı da siyasetçilerin hatırında tutmamız gerekir. Bu bağlamda sosyal adaleti, kamucu perspektifi, bilginin kılavuz olduğu şeffaf ve liyakate dayalı bir yönetim modelini savunanların İmamoğlu siyasetine rezerv koyması gereken bir durum görünmüyor açıkçası ufukta…
Reistokrasinin İktidara Mecburiyeti; Erdoğan’ın İktidara Mahkûmiyeti (II)
22 Aralık 2022 Perşembe
AKP’nin seçim yenilgisi, Erdoğan’ın ve CBHS’nin tasfiyesiyle Türkiye’nin bir anda Norveçleşeceğini, özgürleşeceğini tahayyül etmek, Türkiye’de otoriterizmin tek kaynağının ve tek nedeninin Erdoğan’ın (ve CBHS’nin) mevcudiyeti olduğunu düşünme yanlışına bizi götürür. Yumurta-tavuk esprisine saplanmaya gerek olmasa da Türkiye’de otoriterizmin hem kültürel hem de Osmanlı’dan (Osmanlı’ya da Bizans-Pers geleneğinden) Cumhuriyet’e ve günümüze miras devlet yönetim gelenekleriyle şekillendiğini de unutmamak gerekiyor.
Reistokrasinin İktidara Mecburiyeti; Erdoğan’ın İktidara Mahkûmiyeti (I)
20 Aralık 2022 Salı
Liderlerin kendilerinin demokrasiden nefret ettiği, takipçilerinin de demokrasiden yorulduğu yeni bir ruh halinin -zamanımızın ruh hali- içinde olduğumuz iddia edilebilir, ki bu tespiti son yıllarda daha çok duymaya ve deneyimlenmeye başlamış olduğumuz da öne sürülebilir. Gelinen noktada otoriter popülist yönetimlerin hınç ve öfke dolu kalabalıklara kültürel çoğunlukçuluktan, etnik saflıktan, “Onların doları varsa bizim de Allah’ımız var” yatıştırmasından başka bir şey veremediği oldukça açık.
Kurak Günler
16 Aralık 2022 Cuma
Emre, heteroseksist dünyaya mahkûm olmayan ve aynı zamanda obruklara karşı mücadele eden bir simge. İnsanın sermayesinin saygınlık olduğunu gören ve bu yolda düşe kalka yürümeye çalışan bir simge. Bin yıllık devlet zihniyetinden farklı olarak Çingene çadırlarını kriminalize eden değil, onları korumaya çalışan bir simge. Daha önemlisi taşranın, normsuzluğun, keyfiyetin, ahalinin insani sorunlarını kendi çıkarı için kullanmanın mantığını çözmüş ve hukuku bu uğurda iğfal etmiş hâkime Zeynep gibi karanlığın yanına geçmemiş bir simge.
İşçi Sınıfının “Kayıp” Siyaseti
15 Aralık 2022 Perşembe
Demokratik yollarla iktidara gelinse bile küresel sermayenin ve sermaye dostu organizasyonların ablukasından korunarak halklara umut veren iktidar modeli/yaklaşımı neden tutmuyor? Yoksa göle maya çalmaya çalışan Nasrettin Hoca gibi “ya tutarsa” diyen bir siyaseti mi teklif ediyoruz? Kapitalizmi aşacak bir siyasi projeksiyonumuz yok mu gerçekten? Don Quijote’un, Yoldaş Pançuni’nin sonu bir yere varmayacak trajikomik maceraperestliğinden ibaret mi arzuladıklarımız?