Sınıf Olmadığında İşçiler: İşçilerin Rasyonelliği-İrrasyonelliği Üzerine Düşünceler
8 Temmuz 2023 Cumartesi
Sınıf oluştukça, işçinin/sınıfın bilinçdışıyla işçinin/sınıfın bilinci arasındaki ilişki de yeniden kurulur. İşçi, reddedilen ve simgeleştirilmemiş sınıf deneyimini ve nesnel güvencesizliğinden doğan öznel güvencesizliğini ötekinde ve kendinde tanıyarak simgeleştirdikçe, bilinçdışı kaygı, özdeşleşme ve savunmaların rasyonel olanı belirleyen basıncının yerini bağımlılığın kabulü, bağımsız düşünebilme, yeniyi tasarlama ve yeni için harekete geçme kapasiteleri alır.
2 Temmuz: Sivas Katliamı’nın 30. Yıldönümü
2 Temmuz 2023 Pazar
Zaman aşımına uğratılmak istenen yalnızca katliamın kendisi değil, en başta katledilenin öznesi olduğu dinî evrendir. Dolayısıyla katilin ve maktulün adı zikredilmez, zikredildiği anda “milletin birliği ve bütünlüğü” zan altında bırakılır. Bu nedenle Sivas Katliamı hakkında konuşulurken dinden söz edilse ya da Alevilerin katliama uğradığı vurgulansa bile katliamın bir Alevi-Sünni sorunundan kaynaklanmadığında âdeta milli bir hassasiyet gereği ısrar edilir.
Holokost ve Nazi Irkçılığının Kökenleri
27 Haziran 2023 Salı
Nazi savaş aygıtının bir parçası olarak en küçük ayrıntısına kadar planlanmış olan bu kamplar, devasa bir organizasyondu ‒ sadece esir kamplarındaki Sovyet savaş esirinin sayısı 3,3 milyon ve Avrupa’nın dört bir yanına yayılmış olan çalışma kamplarında zorla çalıştırılan işçilerin sayısı ise zaman zaman on iki milyondur.  Kamplarda Nazi diktatörlüğünde ari ırka mensup olmayanlarla ari ırka mensup olduğu halde Nasyonal Sosyalizm dışında bir siyasal ideolojiye veya kanaate sahip olan tutsaklar, ölmeyecekleri kadar beslenmelerine izin verilerek zorla çalıştırılıyorlardı.
“Kitleler Faşizmi Neden Arzular?” Sorusu Üzerine Düşünceler
24 Haziran 2023 Cumartesi
Deleuze ve Guattari’ye göre, ancak ilkel ve despotik toplumlarda belirli biçimlerde kodlanmış ve aşırı kodlanmış arzu akışlarının kodunu çözerek işleyen kapitalist toplumsal örgütlenme modelinde, Ödipus’un arzunun temsilcisi olarak içselleştirilmesi nihayete varır. Kapitalizmde arzu akışlarının kodunu çözen ya da Deleuze ve Guattari’nin ifadesiyle aksiyomatikleştiren, insan yerine para vasıtasıyla işlemek hasebiyle, ittifak ve hısımlık ilişkilerini ikame ederek kodlama gereğini ortadan kaldıran bir mübadele sistemi olan sermayedir.
“SS Subayının Koltuğu” (II): Nihai Çözüm Üzerine
21 Haziran 2023 Çarşamba
Lee kitabının “Yeni Dünya’dan Kalma Fikirler” başlıklı bölümünde, araştırması sonucu Robert Griesinger’in babası Adolf’un 1871 yılında New Orleans’ta doğduğu, ırkçılığın yoğun biçimde yaşandığı Louisana’da büyüdüğü, Adolf’un annesinin köle ticaretiyle uğraşan bir aileden geldiği, büyükbabası ile büyükannesinin “bölgede yaşayan siyahları dövmenin ve hatta öldürmenin kabul edilebilir bulunduğu çevrelerle” ilişkileri olduğu bulgularına ulaşmış.
“SS Subayının Koltuğu” (I): Ebeveynlerin Suçları
18 Haziran 2023 Pazar
İnsanlığa karşı işlenmiş büyük suçlarla ilgili toplumsal yüzleşmelerin gerçekleşebilmesi devlet kurumlarının bu yönde politika yürütmeleriyle, yargılamalarla, maddi ve manevi telafi edici mekanizmaların işletilmesiyle ve geçmişte olan adaletsizliklerin her yurttaşın öğrenmesi gereken bir tarih bilgisi haline getirilmesiyle mümkün oluyor. Bunların yapılmıyor olması sadece bireyleri suskun kalmaya teşvik etmekle kalmıyor, onları bir kamusal suç haline gelen reddetmeme tavrıyla ilişkilendirmiş oluyor.
En Uzak Yıldızda Bir Hüseyin Cevahir ve Şiir
15 Haziran 2023 Perşembe
1971 Haziran’ında yoldaşıyla Maltepe’de kuşatılıp katledildiğinde henüz 26 yaşında olan ve o kısacık ömrüne şiirler dolduran, edebiyat yazıları yazan, Türkiye şiirine oldukça hâkim ve 21 yaşında dönemler itibarıyla şiiri değerlendirecek kadar yetkin bir edebiyat eleştirmeni, bir şair, devletin gözüyle “terörist” olan Hüseyin Cevahir yok edilmeliydi. Şair dememin nedeni tanıyanların anlatımı ve evinde bulunan notlarının arasında olan şiirleridir. Köyün yaşlılarınca bu notları yakılmıştır.
Aciliyet Siyasetini Aşmak: Büyük Reddiye ve Politik Eğitim
13 Haziran 2023 Salı
Toplumun sağcılığa yatkınlığını peşinen kabul etmemek, meseleleri tarihselleştirmek ama tarihe hapsetmemek gerekiyor. Bloch’un başka bir yerde söylediği gibi, nesnel çelişkilerin kendiliğinden iyiye yönelmesinden fayda ummak yerine felaket zamanlarında ortaya çıkan olumsuzluğu ancak ortak ve karşı bir tutumla olası bir başarının hizmetkârı haline getirebiliriz.
14 Haziran 2023 Çarşamba
1994'te yayımlanan makalesiyle fenomenolojik bilinç kuramının kurucusu olarak kabul edilen felsefeci Ned Block da Nagel'e gönderme ile “Fenomenal bilinç deneyimdir; bir durumu fenomenal olarak bilinçli yapan şey, bu durumda olmanın neye 'benzediği'dir,” der. Block, fenomenal bilinç ile erişim bilinci arasındaki temel ayrımları ise şöyle tanımlar: İlkinin içeriği fenomenal, ikincisinin ise temsilidir ve akıl yürütmede rol oynar.
Seçimler ve Psikanaliz
9 Haziran 2023 Cuma
Öyle görünüyor ki bir politikacının işi şu: aktarım ilişkisini güçlendirmek, yani sahada olmak ve örgütlenmek. AKP’nin ve sağ siyasetin bu konuda çok daha aktif olduğunu söylemek yanlış olmaz. Aktarımı sürekli olarak canlı tutmak, öznelere muhatap alındıklarını göstermek rıza örgütlemek için oldukça önemli. AKP seçmeni yolunda gitmeyen birçok şeyi kabul etse de hâlâ AKP’nin ve Erdoğan’ın çözümün ne olduğunu bildiğini farz ediyor.
"Dünya'nın Feryadı"
5 Haziran 2023 Pazartesi
Zaten korkunç ekolojik koşullarda yaşayan insanlar sadece fakir değil, aynı zamanda ekolojik sefalete de katlanıyor. Bir anlamda bu, zenginler için de doğru. Dünya herkes için harap oldu, ancak zenginlerin, tıpkı Kabil gibi, kaçma ve saklanma araçları var. Sorun şu ki, modernleşmemiz uzun zaman aldı, üç yüz yıldan fazla sürdü ve şimdi, bunu yaparken gezegene zarar verdiğimizi anlıyoruz.
Martin Amis’in Ardından – Liberallerin Rehaveti
4 Haziran 2023 Pazar
Amis'te üslup, malzemesinin sefaletinin üzerinde zaferle yükselen bir şeydir. Şekilliliği, dengesi ve inceliği, çağdaş kültürün örtük bir eleştirisini oluşturur ve bu da onu açıkça ahlaki yargılarda bulunmak gibi hoş olmayan bir şeyden kurtarır. Bir keresinde ince bir cümle için büyükannesini satabileceğini söylemişti ve ben onun büyükannesi olsaydım bu yorumu saklanacak kadar ciddiye alırdım. Üslubun bazen "elitist" olarak görüldüğü bir edebiyat ortamında, çok az modern yazar bu kadar mükemmel bir cümle kurabilir.
Deprem, Değerler ve Zombiler
2 Haziran 2023 Cuma
Zombileşme, günlük hayatımızda her gün, kurumlarla olan her ilişkimizde, emeğimizin karşılığını her alamadığımızda, sosyal hizmetlere erişimimiz her kısıtlandığında deneyimlediğimiz bir gerçek haline geldikçe, zombiler de mezarlarından hortlamış, soluk yüzlü, insan etiyle beslenen mahluklar imgesinden kurtularak insan görünümlü siyaset ve piyasa aktörlerine dönüşmektedir. Neoliberalizmin de desteğiyle kamusal alanda zombilerden arınmış tek bir köşe kalmamıştır. Yaşamanın zor ve pahalı, ölümün kolay ve ucuz olmasından dolayı ölüm ve ölüme ait her şey norm haline gelir.
Göçmenlerin Gıyabında: Seçim Biter, Söylem Kalır
31 Mayıs 2023 Çarşamba
“Zorla göndermek” söylemi kime vaat, kime tehdittir? Seçim biter söylem kalır. Dolayısıyla (seçmenin oy davranışını belirlemesi beklentisini parantez içine alarak) sormak istiyorum: Bu söylemin toplumda nasıl bir sonuç üretmesi bekleniyor? Özellikle de şunu düşünmekten kendimi alamıyorum: Göçmenler bu haberleri hangi duygu ve düşüncelerle izliyorlar acaba? Muhtemelen evlerinden çıkmaya korktukları günler yaşıyorlar. Göçmenlerin ne yaşadığı bizi o kadar mı ilgilendirmiyor?
Tanpınar, Ne Zaman “Gelecek”?
28 Mayıs 2023 Pazar
Aslında Tanpınar oldukça tutarlı bir yazar, ona başka kıyafetler giydiren ve ceket boyu tutmadığında kızan, evet onu yadırgayan (yargılayan?) biziz. O, zamanı yekpâre bir ânın parçalanmaz akışında seyretmiş, maziyi, hali ve istikbali bütün olarak görmüş, “Ne içindeyim zamanın/Ne de büsbütün dışında…” dizeleri, Aşiyan’daki kabrinde, mezartaşına kazınmış bir sanatçı. Başlığa uzanırsak; Tanpınar ne zaman gelecek? Cevap: Onu salt eski zaman ülkesinin masallarını anlatan bir geçmişsever olmadığını anladığımızda.
Fransa Nereye Gidiyor?
27 Mayıs 2023 Cumartesi
Emmanuel Macron paralel bir gerçekliğe gömülerek, siyasi söylemini radikalleştiriyor. Boyun Eğmeyen Fransa partisi de dahil olmak üzere, solun oyları sayesinde zar zor yeniden seçilen Macron, solu, sınırlarını kendisinin çizme tekeline sahip olduğunu iddia ettiği "cumhuriyetçi yay"ın dışına yerleştiriyor. Reformuna karşı yapılan protestolarda "aşırı solun" parmağını görüyor. Polis şiddetini, bazı göstericilere karşı mücadele etme ihtiyacı ile gerekçelendiriyor.
Inferno’nun Kayyımları
26 Mayıs 2023 Cuma
2015’ten itibaren rejimin kurumsal yapısının içindeki aktörlerin ucubeye dönüşmesinin sebebi, HDP’nin 2015 Haziran’ında aldığı %13’lük oyun müesses nizamı kökünden sarsması ve bu nizamın asıl sahibi olduğunu iddia eden bu aktörlerin HDP ile girişmiş oldukları yıpratıcı sinir harbi. HDP bir miktar gerilemiş olmasına rağmen, kurumsal siyasetin en büyük muhalefeti, üstelik bu muhalefet yaklaşık 1 milyon oy almış TİP ile de tahkim edilmiş durumda.
Seçim Kampanyaları ve Dezenformasyon: “Ama montaj, ama şu, ama bu...”
25 Mayıs 2023 Perşembe
Doğruluk kontrolü platformları, sosyal medyada yayılan yanlış bilgileri inceleyip bulgularını paylaşsalar da etkilerinin sınırlı olduğunun altını çizmek gerekiyor. Çünkü yanlış bilgi, doğru bilgiye göre çok daha hızlı bir şekilde yayılıyor ve çok daha fazla kişiye ulaşıyor. Ayrıca, doğruluk kontrolü platformları haberin doğrulamasını yaparken yanlış haberi de paylaştıkları için yanlış haber akılda kalabiliyor.
İttifak Siyaseti 2023
23 Mayıs 2023 Salı
TİP Ankara’da toplam 45 bin oy aldı; bu oyların çok küçük bir kısmının (sadece %2) 2018 HDP oylarından gelmesi oldukça anlamlı. Ankara’da TİP’e en büyük destek yeni seçmenlerden geldi. Tahmin sonuçlarına göre 2018’de AKP’ye oy veren 14 bin kişi 2023’te TİP’e oy vermiş görülüyor. Bu sonucun da ayrıca incelenmesi gerekli.
“İşçi Sınıfının Siyasette Söz Söyleyebilmesinin ve İlk Etapta Burjuva Demokrasisinin Yeniden Tesisinin Ön Koşulu Faburjuvaziye Dönük Bir Siyasi Hücumun Gelişmesidir”
21 Mayıs 2023 Pazar
Küçük burjuvaziye göre kendi sorunu ülkenin sorunudur. Küçük burjuvazinin sorunu yoksa ülkenin de sorunu yoktur. Bu körlük nedeniyle küçük burjuvazi kendi ürettiği içeriksiz ve tepedenci yoksulluk söylemlerine inanmaya başladı ve bu söylemlerin işçi sınıfını muhalif partileri desteklemeye teşvik edeceği hülyasına kapıldı. İşçi sınıfına bir sınıf olarak seslenmedi, işçi sınıfını siyaseten mobilize edilmesi gereken bir “kitle” olarak gördü.
İkinci Tur: Yine, Yeniden Atiba Gibi
19 Mayıs 2023 Cuma
Çankaya gibi bölgelerde muhalefete destek veren gönüllülerin ne kadar bolken Çubuk’ta ne kadar yalnız ve ne yazık ki çaresiz kaldıklarını anlatıyorlar. Oysa biliyoruz ki seçim ne sadece Çankaya’da ne de sadece Çubuk’ta kazanılıyor. Muhalefetin en güçlü olduğu yerler de, neredeyse var olmadığı yerler de son derece önemli. Kaybedilecek bir oya bile tahammülümüz yok!
Umudu Tazelemek… Bu Bahar ve Her Bahar
17 Mayıs 2023 Çarşamba
Seçim öncesi süreçten ve seçim sonuçlarından çıkarılacak öncelikli sonuç şu: Tek adam karşıtı blok ve tek adam rejiminin vizyonundaki ülke tahayyülünden rahatsız olan insanlar bu ülkede var! Eskiden bu gruptaki insanlar için "hiç de az değil" denirdi ama artık "bir hayli çok" diyecek noktadayız. Yaşayarak, sosyalleşerek, üreterek, konuşarak, birleşerek, tartışarak var olmaya, büyümeye, dönüştürmeye devam etmek…
Hukuk Devleti ya da Diktatörlük?
12 Mayıs 2023 Cuma
Kurum, kurul ve kurallarıyla anayasal bir yönetim, uğruna sürekli mücadele edilen bir idealdir. 2017 yılında geçilen Türk tipi başkanlık sistemi işte bu idealden kopuşu simgeler. Parlamentonun yanı sıra her aşamada kurul şeklinde karar verme usulünün değersizleştiği, kurumların etkisizleştiği, kuralların öngörülebilirliğini yitirdiği, kısacası cumhurbaşkanının şahsında temerküz eden bir siyasi düzensizlik hali içinde yaşıyoruz artık. 14 Mayıs seçimleri bu açıdan kritik bir dönemeç olacak.
Bütün Mümkünlerin Kıyısında
11 Mayıs 2023 Perşembe
Cehennemin kapıları AKP’nin iktidara geldiği herhangi bir tarihte açılmadı, daha eskisi bir yana, 2. Meşrutiyet’in bir darbe ile askıya alınması ve Cumhuriyet’in bütün tarihinin bir talan ve olağanüstü hal rejimi haline getirilmesinin yüz yılı aşan bir tarihi var. Dolayısıyla, 14 Mayıs’ta Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğindeki Millet İttifakı kazandığında cehennemin kapıları kapanmış olmayacak, cehennemin kapılarının kapatılmasının imkânları ortaya çıkmış olacak ve o hep söylediğimiz gibi “bu daha başlangıç” olacak.