“Onlar konuşur, AK Parti yapar!”
Cuma Çiçek

“Onlar konuşur, AK Parti yapar!” AK Parti’nin seçim kampanyasında görüntülü reklamlar eşliğinde kullandığı ana seçim sloganı bu. İlk bakışta, partinin kuruluşundan bu yana etkin bir şekilde kullandığı “hizmet siyasetini” iyi hatırlatan bir seçim söylemi olarak görülebilir. Ancak, bu söylem, içinde bulunduğumuz bağlam, yani zaman ve mekân dikkate alındığında, AK Parti’nin başarılarından çok içine düştüğü zor durumu ya da gerilemesini ifade ediyor. Şöyle ki;

Söylemsel hegemonyanın yitirilişi

“Onlar konuşur, AK Parti yapar!” esasında AK Parti’nin söylemsel hegemonyasını yitirişinin bir ilanını ifade ediyor. AK Parti’nin geçmiş başarılarını mümkün kılan dinamikler içerisinde geliştirdiği yeni söylemler, yeni siyasetler ve kurduğu söylemsel hegemonya önemli bir yer tutuyordu. Zira bu söylemsel hegemonya sokağı yönetmenin ve mobilize etmenin önemli araçlarından ve kaynaklarından birini oluşturuyordu.

Ancak, “adalet” ve “kalkınma” söylemi ve değişim iddiasıyla yola çıkan AK Parti’nin bugün geldiğimiz nokta itibariyle kitlelere sunacağı yeni bir gelecek tasarımı kalmamış durumda. Zira, sınıf, etnik/ulusal, dinî/mezhepsel kimlikler, çevre ve ekoloji, toplumsal cinsiyet ve kadın özgürlüğü gibi temel toplumsal çatışma alanlarında yeni söylemler geliştiren diğer partiler karşısında, AK Parti sadece geçmişte yaptığı “hizmetlerden” bahsediyor. Bu anlamıyla geleceğe değil, geçmişe dönerek konuşuyor kitlelerle. Milletin partisi gibi sağ popülist bir söylemle yola çıkan AK Parti’nin kitlelerle bağının zayıfladığını ve söylemsel hegemonyasını yitirdiğini en iyi Van’da konuşan Cumhurbaşkanı’nın şu sözleri gösteriyor: “Ah benim Kürt kardeşlerim, canım kardeşlerim biz size sevdalıyız. Ama siz bizi anlamakta zorlanıyorsunuz.”

Aydınlık geçmiş, karanlık gelecek

“Onlar konuşur, AK Parti yapar!” söylemiyle göründüğü kadarıyla AK Parti bir yandan kitlelere kendisini “hizmet eden” bir parti olarak sunarken, öte yandan rakip partileri laf üreten ancak iş yapmayan aktörler olarak kuruyor. AK Parti’nin ne kadar hizmet ürettiği önemli bir soru. Öte yandan, CHP, HDP ve MHP’nin hizmet üretmediği söylemi de oldukça sorunlu. Ama bunlardan daha da önemlisi, AK Parti’nin kitlelere seslenirken geçmişte yaptığı işleri hatırlatma ihtiyacını duyması. Bu durum, kitlelerin AK Parti’yi başka türlü görmeye başladığını ve partinin seçim stratejisini “unutturmalar” ve “hatırlatmalar” üzerine kurduğunu gösteriyor.

Ancak, gelecek tahayyülünden yoksun şekilde geçmişin yeniden üretiminin kitleler tarafından kabul edilmeyeceği söylenebilir. Türkiye’nin yaşadığı ağır sorunlar bir tarafa bırakılıp, mevcut durumun çok iyi olduğu varsayılsa bile, insanlar gündelik hayatlarını iyileştirecek bir gelecek arıyorlar. Aslında bu konudaki en iyi örneği AK Parti’nin 2002 yılları sonrasındaki yükselişi oluşturuyor. Zira, AK Parti kendisini geçmişten kopmak isteyen insanlara yeni bir gelecek vaat eden bir parti olarak sunabilmişti. Görünen o ki AK Parti bugün o özelliğini büyük oranda kaybetmiş durumda.

Alternatif söylemlerin itibarsızlaştırılması

“Onlar konuşur AK Parti yapar!” söylemi bir yönüyle de hükümetin muhalefetin, özellikle de CHP ve HDP’nin söylemleri karşısında zorlandığını gösteriyor. CHP’nin sosyal politika ve sosyal devlet eksenli seçim vaatleri, HDP’nin sınıf, kimlik, toplumsal cinsiyet, çevre ve ekoloji gibi alanlardaki sol programı hükümeti oldukça zorlamış görünüyor.

“Kaynak nerede” karşı çıkışı dışında hükümetin bu yeni söylemlere verebildiği tek bir cevap yok. Telaffuz etmekte bile zorlandığımız yüksek paralarla yapılmış saraylar, asgari ücretten pahalı altın yaldızlı saray bardakları, yüz binlerce dolarlık bakan saatleri, bir trilyonluk diyanet makam araçları ve her şeyden önemlisi kamu kaynaklarıyla yükselen yeni zenginler Türkiye’nin her şehrinde bu kadar görünürken “kaynak nerede” itirazının bir anlamı yok. Görünen o ki, bu çaresizlik karşısında hükümetin eline tek bir araç kalmış: Alternatif söylemlerin itibarsızlaştırması.

Hizmet: Kime, nerede, nasıl?

Son olarak, “hizmet siyasetine” gönderme yapan “Onlar konuşur, AK Parti yapar!” söylemiyle hükümetin “hizmeti kime, nerede ve nasıl yapar” sorularını unutturmaya çalıştığı, ancak kitlelere bu soruları hatırlatacak çok fazla kaynağın olduğu ve cevapların da pek olumlu olmadığı belirtilebilir. Kuşkusuz, “hizmet” ve “siyaset” ayrımı oldukça sorunlu bir söylem. Zira, hizmeti kime, nerede ve nasıl yaptığınız soruların cevabı “hizmetin” ne kadar da siyasi bir şey olduğunu açıkça ortaya koyar.

Yoksula mı, zengine mi hizmet ediyorsunuz? Madenlerde karın tokluğuna çalışan ve iş cinayetlerinde öldürülen işçilere mi yoksa maden şirketlerinin sahiplerine mi? İstanbul, İzmir, Ankara gibi metropollerin merkezlerindeki orta ve üst sınıfa mı, yoksa bu kentlerin varoşlarındaki yoksullara ve Anadolu’nun küçük şehirlerine mi? Barajlar, nükleer santraller, devasa betonarme yapılarla doğayı, tarihi ve kültürü yok ederek mi, yoksa en temel barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi hizmetlere erişimi olanaklı kılan insanî çalışma koşullarıyla mı?

Bu sorulara verdiğiniz cevaplar aslında siyaseten nerede durduğunuzu ve hangi siyaseti yürüttüğünüzü ortaya koyar. AK Parti “Onlar konuşur, AK Parti yapar!” söylemiyle bu soruları unutturmaya çalışsa da, sokağın bilgisinin bu soruları sorarak üretildiğini hatırlamak gerek. AK Parti hatırlamak istemese de, insanlar hatırlıyor.