Yunanistan Hakkında Şehir Efsaneleri
Ahmet İnsel

Avrupa’da Yunanların daha fazla cezalandırılmasını, yuttuklarının hepsinin kursaklarından getirilmesini talep eden güçlü bir kamuoyu var. Bu yaygın inanca göre, Yunanistan, La Fontaine’in ünlü fablındaki ağustos böceği. Çok büyük iktisadi daralma şokunun altıncı yılına giren bu ülkeyle kıyaslayınca, benzer bir daralma şoku yaşamış olan diğer ülkeler de karıncalar...

Kemer sıkma politikalarının hikmetine zinhar toz kondurmak istemeyenlerin pompalamasıyla beslenen bu yaygın kanaat 2015 yılı ortasında aslında büyük ölçüde bir şehir efsanesi. Çünkü birkaç somut veriye bakınca gerçeğin epey farklı olduğu görülüyor.

Önce Yunanların başta Almanlar olmak üzere, diğer Avrupa ülkelerine göre çok daha az çalıştıkları inancıyla başlayalım. OECD’nin verilerine göre, 2014’de Yunanistan’da çalışan nüfus yılda ortalama 2042 saat çalışmış. Almanya’da ise, 1371 saat. Fransa’da 1489, Birleşik Kralık’ta 1677 saat yılda ortalama çalışılmış. OECD verilerine göre, bu seviyeler 2010’dan beri anlamlı bir değişiklik göstermemiş. “Yunanlılar tembel” ya da “az çalışıyor” iddiasının maddi karşılığı yok.

Yunanistan’da ücretlerin çok yüksek olduğundan dem vurmak da başka bir moda. AB ülkeleri içinde, krizde olanlar dahil, son beş yıl içinde asgari ücreti düşüren yegâne ülke, Yunanistan. 680 eurodan 586 euroya düşmüş. Son beş yılda özel sektörde ücretler ortalama %25 azalmış. Aynı süre içinde Letonya ve Lituanya’da da ücretler %25 azalmış. İspanya ve Portekiz’de son beş yılda memur maaşları %5 azalmış. Daha anlamlı bir veri, istihdam maliyetindeki gelişme. 2009-2014 arasında Yunanistan’da istihdam edilen bir kişinin, enflasyondan arındırılmış yani reel maliyeti %9 azalmış. Aynı maliyet Portekiz’de %8, İspanya’da %7, Estonya’da %3 azalmış. Bu konuda Yunanistan’dan daha fazla istihdam maliyeti düşüren yegâne AB ülkesi, Lituanya: -%10.

2009’dan itibaren krizdeki AB ülkelerinin Yunanistan’dan daha fazla kemer sıktığı, şimdi sıranın Yunanistan’da olduğu inancı da büyük bir balon. Her şeyden önce, diğer ülkelerde katı kemer sıkma politikalarının süresi bir veya iki yıl. Estonya 2011’de, Letonya 2014’de, Lituanya 2015’de Euro bölgesine girme hazırlığı içinde büyük bir kemer sıkma politikaları uyguladı. Baltık ülkelerinin GSYH’sı %15 daraldı, ardından hızla artmaya başladı. İrlanda’da milli gelir %6,4, İspanya’da %3,6 , Portekiz’de %3 daraldı. Hepsi son bir veya iki yıldan beri az da olsa artıya geçti. Yunanistan ise 2010’da yaşadığı -%8,9 büyümenin ardından bir daha toparlanamadı. AB-IMF’nin art arda yaptırdığı kemer sıkma politikalarına rağmen, aralıksız beş yıldan beri daralma yaşıyor ve bugün milli gelirinin dörtte biri krizde silinmiş bir ülke. 2015’te de, aynı yolda devam edilirse, daralma devam edecek.

Ama, diyorlar, Yunanistan çok büyük bütçe açığı vermeye devam ediyor, reform yapmıyor. Son beş yılda, İspanya’da bütçe açığı, GSYH’nın 5,1 puanı kadar azaldı. Lituanya’da bu azalma 8,6 puan, Letonya’da 6,1 puan, Estonya’da 2,3 puan oldu. Yunanistan’da ise, 2009-2014 arasında bütçe açığı GSYH’nın %15,2’sinden %2,7’e düştü. Yani 12,5 puan azaldı!

Bu düşüş, kamu harcamalarında çok büyük bir kısıntı yaparak gerçekleştirildi. 2009-2014 arasında Yunanistan’da toplam kamu harcamaları GSYH’nın %53,9’undan %44,2’ye indi. Ama gerçek daralma çok daha büyük, çünkü aynı zamanda GHSYH da %25 azaldı. Mutlak verilerle ifade edilirse, Yunanistan’da kamu harcamaları son beş yılda 47 milyar euro daraldı! Aynı dönemde İrlanda’da 10 milyar, Lituanya’da 12,8 milyar azaldı kamu harcamaları.

Gelelim herkesin gözünü diktiği emekli maaşlarına. Ortanca gelir seviyesinde çalışmış bir emekli Fransa’da 1200 euro emekli maaşı alıyor. Yunanistan’da ve Almanya’da ise 900 euro. Almanya AB içinde en düşük emeklilik sistemi uygulayan ülkelerden biri. Yunanistan’da emeklilik yaşı 62, Almanya’da 65, Fransa’da 60. Tam maaşla emekli olmak için Almanya’da 45 yıl, Fransa’da 41,5 yıl, Yunanistan’da 40 yıl sigorta ödemiş olmak gerekiyor. Fiili emeklilik yaşı ise, Fransa’da 59, Yunanistan’da 61, Almanya’da 62.

Emekli olunca alınan maaşla çalışılan zamandaki ücret arasındaki oran Almanya’da düşük:  %57. OECD verilerine göre, Yunanistan’da bu oran %70,5, Fransa’da %71,4, Estonya’da %62, Letonya’da %68, Türkiye’de %85, Hollanda’da ise %100.

Genel kanaatin doğru bildiği yegane konu, emekli maaşlarının milli gelir içindeki payının büyük olduğu. Yunanistan’da emekli maaşlarının GSYH içindeki payı, %17,5. Bu oran 28 AB ülkesi arasında en yükseği. İtalya’da %16, Portekiz’de %15, İspanya’da %12,5, İrlanda ve Lituanya’da %7,5. Ama Yunanistan’da bütün sosyal politika emekli maaşları üzerine inşa edilmiş durumda. Buna rağmen son beş yıl içinde emeklilik maaşları da ortalama %20 azaldı. Buna karşılık, emeklilik fonlarını Yunanistan’da esas zorlayan, 55 yaşından sonra işsiz kalanların, işsizlik sigortasıyla birlikte aldıkları ön-emeklilik maaşları. Resmen emekli olma yaşına kadar geçen dört-beş yıl zarfında, fiili olarak emekli maaaşı alma olanağını SYRIZA hükümeti de 2022’ye kadar kaldırmak istiyor. Verdiği son öneride bunu çok daha erken bir tarihe çekti.

Bugün işsizlik oranının %25’i geçtiği, genç işsizliğinin %60’a vardığı ve işsizlik sigortasından ancak bir yıl yararlanıldığı için işsizlerin çoğunun herhangi bir gelirinin olmadığı Yunanistan’da bir emekli maaşı çoğu zaman iki, hatta üç kuşağın yegâne düzenli geliri durumunda. Zaten Yunanistan’ı sosyal olarak ayakta tutan iki olgudan biri bu. Diğeri ise, 1990’ların ve 2000’lerin kredi bolluğu zamanında nüfusun büyük bölümünün ev sahibi olmuş olması. Yunanistan’da halkın dörtte üçünden biraz fazlası ev sahibi olduğu için, daralmaya daha büyük direnç gösterebildiği tahmin ediliyor.

Çipras hükümetinin 9 Temmuz gece yarısına yakın saatlerde sunduğu 13 sayfalık politika paketi, kemer sıkmaya devam ederken, aynı zamanda yatırım yapmaya da imkân sağlayan bir ikinci boyutu devreye sokuyor. Bir yandan borç yükünün 2023 sonrasında da hafifletilmesini, diğer yandan yatırıma yönelik kredi verilmesini talep ediyor. Bir de eski troyka, şimdiki adıyla Kurumlar’ın beş yıl boyunca yakın işbirliği içinde oldukları geçmiş Yunan hükümetlerini, kemer sıkmanın yükünü yüksek gelir sahibi kesimin değil, orta sınıf ve yoksulların sırtına yüklemesine ses çıkarmadığını, hatta bunu teşvik ettiğini hatırlatıyor.

Yunanistan’da son beş yıl içinde yoksulluk %30 arttı, istihdam oranı %13 azaldı, işsizlik %25’i geçti, GSYH %25 daraldı! Ve bu sonuç, beş yıldan beri yürütülen, diğer AB ülkelerine kıyasla en ağır kemer sıkma politikasıyla elde edildi. Aslında sadece Yunanistan iflas etmedi. Son derece bağnaz bir biçimde kemer sıkma politikalarını dayatan AB egemenleri ve uluslararası mali sermaye oligarkları da iflas etti. Ama onlar güçlü konumda oldukları için, onlara iflas bayrağı gösterecek bir güç yok şimdilik. Şehir efsanelerini pompalamaya devam ediyorlar. Bugün Yunanistan hakkında ağızdan düşürülmeyen şehir efsanelerinin arkasında katı ve dogmatik bir neoliberal iman yatıyor.