Paralel
Tanıl Bora

“Paralel doğrular ancak sonsuzda kesişir. Bu iki paralel doğrunun daha evvel uzayda hangi noktalarda pek mesut biçimde kesiştiğini biliyoruz. Daha evvel çok kez kesişmiş bu iki ‘doğrunun’ yanlış bildiği bir şey olamaz mı?”

Pınar Öğünç temel geometri bilgimizi tazeleyen bu notu iki buçuk sene kadar önce düşmüştü (link). Bugün, o mesut kesişimden istifade etmiş muktedirler hâlâ hep doğrunun sahibi; bu geometriyle öteden beri problemi olanların birçoğu ise hâlâ cadı avının kıskacında.

***
Jimnastikte “asimetrik paralel” var. Biri uzun, biri kısa, paralel iki “bar” veya iki çubuk. Jimnastikçi kâh iki çubuğa birden tutunarak, kâh bir ona bir öbürüne asılarak yapar hareketlerini. Mevcut siyaset erkânı, çokları asimetrik paralelcidir.

***

Darbeden sonra artık FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) deniyor, zaten öncesinde de birkaç aydır bu terim öne çıkmıştı; fakat “paralel” tanımı da tamamen tedavülden kalkmış değil. FETÖ’yle beraber PDY (Paralel Devlet Yapılanması) kısaltması da kullanılıyor, “paralel örgüt” de deniyor.

Gülenciler için “paralel” kısaltması iktidar dilinde uzun süre gayet nesnel bir kavram suretinde kullanıldı. Muhtevayı, meramı, teferruatı bir noktadan sonra önemsizleştiren bir damgaya dönüşerek…

“Paralel örgüt, “paralel devlet”, “paralel yapılanma” bile değil, sadece “paralel” veya bazen “paralelci”, isimle sıfatı birleştirerek iş gördü. “Paraleller” diye çoğul kullanımı da vardı. Ajitasyonlarda “paralelll” diye şeddelendiriliyordu. MHP Genel Başkanı Bahçeli de mahkemeli kurultay çekişmeleriyle ilgili, “Bizim paralele teslim edecek bir partimiz yok” diyerek, iktidarla aynı dili konuşmanın bir örneğini daha vermişti. Birileri, “Paralel paralel paralelli-terelelli” diye mizahî şarkı klibi de yaptılar.

***

Ruşen Çakır’la Semih Sakallı 100 Soruda Erdoğan X Gülen Savaşı kitabında (Metis, 2014), bu terimi tedavüle Sabah gazetesinden Ferhat Ünlü’nün soktuğunu hatırlatırlar. Yine orada hatırlatılır: KCK soruşturmaları sırasında icat edilmiş bir terim bu. (Hani şimdilerde “paralel yapıya” yıkılan soruşturma!) O aralar Recep Tayyip Erdoğan da “paralel devlet” demişti KCK için.

“Paralel devlet”, ayrılıkçı hareketlerin kendi otoritelerini kurumlaştırma teşebbüslerini tanımlamak ve tabii genellikle kriminalize etmek üzere kullanılan bir kavram. Mesela 1990’larda Sri Lanka’da Tamillerin paralel devlet inşası söz konusuydu. Yugoslavya iç savaşının sonlarında Kosova’da kurulan Arnavut otoritesine paralel devlet denmişti. 2010’da Rusya’da Çeçen milliyetçilerinin paralel devlet inşa teşebbüsünden bahsedilmişti.

Gülencilerinki, hasım bir hükümran devletin dışında veya kenarında değil de bizzat o devletin-içinde-devlet anlamında bir paralel devlet perspektifi. Devleti, içine sızarak, “infiltrasyon” yoluyla, kadrolaşarak ele geçirme stratejisinin uç (bir hayli uç!) bir örneği!

***

Bir de “paralel toplum” kavramı var, sosyal teoride. 1990’larda Almanya’da sosyolog Wilhelm Heitmeyer, göçmen topluluklarının yerleşik-hâkim topluma entegre olmayıp onun kenarında kendi yaşam dünyalarını kurmaları vakıasını anlatmak üzere ortaya attı. Kavram 2000’lerde popülerleşti, çok zaman da -müellifinin niyetinin aksine- “uyum sağlamayan” göçmenlere dönük dışlayıcı bir şüphenin aleti oldu.

Paralel toplum kavramı, asıl Ortadoğu’da ve İslâmcılığın tarihsel seyri içinde bulmaz mı yuvasını? Mısır’da İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) hareketinin uzun tecrübesi, etkileyici bir paralel toplum örgütlenmesine dayanır. (Seyyid Kutub’un radikal İslâmcılığa üflediği nefes, budur.) Yerleşik kamusal örgütlenmeye alternatif, -ona nüfuz etme teşebbüslerinden de geri kalmadan-, bir toplumsal kurumlaşma ağı, İhvan hareketinin temel kuvvetini oluşturdu. (Özel-“sivil” camiler de dahildi buna.) Burada altı çizilecek nokta, ‘paralelin’ devletten ziyade toplumsala odaklanması, ‘sosyal’ perspektifli olmasıdır.

Millî Görüş hareketinin tarihsel gelişmesinde de Refah Partisi konağı, kısmen bizzat İhvan kısmen genel radikal İslâmcılık ilhamıyla, bir paralel toplum perspektifini içerir. Laik-modern toplumun yanında/dışında, alternatif bir İslâmî yaşayış inşa etme perspektifi… Bu perspektifin, parlamenter sistem içi parti politikasının icaplarıyla ve devlete nüfuz stratejisiyle (ve tabii asimetrik paralelcilikle) çekişmeli bir eklemlenme içinde sınırlı bir varoluş alanı bulabildiyse de, en azından ideolojik ve ‘manevî’ diyebileceğimiz bir enerji ürettiğini söyleyebiliriz. Bu enerjinin, on küsur yıldır “devlet imkânlarıyla” dönüştürülerek yeniden üretildiğini de söyleyebiliriz. Sosyal hizmet-himmet popülizminin muhatabı artık bir “paralel toplum” değildir elbette (“milletimiz”dir); kastettiğim, o manevî ve ideolojik mirasın devamlılığı.

Sanırım 15 Temmuz darbesinin bir veçhesini de (sadece bir veçhesini, diyorum), bu paralel toplum stratejisinin oluşturduğu manevî-ideolojik geleneğin, Gülenciliğin elitist-masonik paralel devlet stratejisine galebe çalması diye görebiliriz. 

***

Paralel toplum stratejisini İhvan’dan bir asır önce, sosyalist hareket ‘icat’ etmişti. 19./20. Yüzyıl dönümünde dünya sosyalist hareketi içinde, egemen burjuva dünyasına paralel bir işçi sınıfı kültürü yaşıyordu. Hem dayanışmanın, hem sınıfsal farkı tebarüz ettirerek bilinçlenmenin, hem işçileri hayatın her alanında sahiden söz ve karar sahibi olmalarını sağlamak üzere ‘yetiştirmenin’, hem de yarını bugünden inşa etmenin vasıtasıydı bu strateji. İki dünya savaşı arasında Almanya’da işçi kulüplerinin futbol ligi bile ayrıydı! Bu strateji sadece kapitalist sistemin tek-dünyasına değil, sosyalizmin devletçi ve devletlû sistemine mağlup oldu, fakat yine de bir miras bıraktı.

Sosyal Sol bahsinde de meramım buydu (link). Keza, Birikim’in Ocak dosyasındaki meram buydu (link).

Bilimkurgusal paralel evren misali, tamamen toplam-toplumdan apayrı, kesişimsiz bir paralel toplumsal varoluş, elbette mümkün değil. (Gerçi şuurunda bunu böyle yaşayanlar var, o ayrı.) Gerçekçi olmadığı gibi, doğru da değil. Toplumdan kaçmaktan değil, tüm topluma teklif edecek farklı bir toplumsallık tecrübesi, kültürü ve ahlâkı oluşturmaktan söz ediyoruz. Sadece ‘tedafüî’ (savuşturucu, savunmacı) olarak değil, bir “iyi-güzel-doğru” tecrübesi sunmanın zemini olarak dayanışma… 

Osmanlıcada paralellik kelimesinin karşılığı muvâzât. Birinci anlamı paralellik, koşutluk, ikinci anlamı: mukavemet, dayanma. Alternatif bir toplumsallık ufku, “başka türlü bir şey” isteyenler için bir muvâzât noktasıdır.