Değmez!
Derviş Aydın Akkoç

Varsın toplansın umudun da umutsuzluğun da kırıntıları! Atılsın o kurtarıcı bakış, tarih denilen dehlize. Anlamlı olan ne varsa çekilip çıkarılsın geçmişin tortularından. Gözü olan, karanlığın tarlasındaki o bembeyaz taşları seçsin, seçsin de heveslensin. Arzunun doludizgin top atışları kamaştırsın damakları. Sonuna kadar açılsın lezzetin kapıları ve köpürsün iştah canavarının hırçın suları. Ve yeşilli kırmızılı ganimetler dizilsin yolda olanların ayaklarına. 

Dal budak saçılarak genişlesin acının ve çaresizliğin ağaçları da. Masallar anlatılsın bir türlü büyüyemeyen çocuklara. Gramer kitapları hazırlansın dilsizler için. Yadırganmasın beyaz eşya satıcıları. Sevdirilsin delikanlılara dünyanın başkentleri. Küçülsün marangozların kulaklarındaki o kurşun kalemler. Hassas nabızlar kent kuşatanlarla, taze ve genç ölenlerle atsın bir müddet, ama sonra unutulsun her şey. Kumaşlar dikilsin bedenlere göre. Tiyatrolar oynansın halka açık alanlarda. 

Çözülsün istikrarın ve tutarlılığın iplikleri. Açığa çıksın saçma sapan olan ne kaldıysa. Bütün oto-yıkıma dükkânları kapatılsın. Tezler yazılsın edebiyat yahut siyaset hakkında. Bilmemne devlet adamının adı verilsin sokaklara. Allah’ın bir gün mutlaka inecek tokadını beklesin yoksullar. Saçları dökülmüş demirciler atsınlar ellerindeki çekiçleri. Matbaacıların gözleri çapaklansın uykusuzluktan. Saçları boyalı pezevenkler beyaz gömlekler geçirsinler sırtlarına. Dalgın bakışlarıyla falcılar yalan söylesinler kelime açlarına. 

Araçlar gönderilsin birtakım gezegenlere. Evren habire genişlesin, hiç durmasın. Ve hiç durmasın açlıklar kırımlar kıyımlar da. Şeker hastaları köstebeklerden medet umsun. Çatlasın kabuğu “cinsel suların”. Çoğalsın çoğalsın nüfus. Çamurlu sular içsin Afrika’nın kara kuru çocukları. Elbette fotoğraf sanatçıları da ödül alsın. Ve bilensin dünyanın taşrasındaki bütün hançerler. Boğazlasın birbirlerini etnik yahut dini gruplar. Conflict and Peace Studies bölümleri kurulsun sonra. Kurulsun da ölüler hakkında ahkâm kesilsin. Sara nöbetlerine tutulsun ekonominin kırılgan dünyası. Siyaset felç olsun. Genetiğiyle oynanmış tohumlara karşı kampanyalar örgütlensin. Wall Street beş yüz kere işgal edilsin. Politik bilinçler alınıp verilsin toplu ortamlarda. Kurtuluşa dair fanteziler kaplasın ortalığı. Beklensin Mesih. Hatta gelsin de. Göğün damarları boşalsın kuzgunların bağırtılarından. Dergiler çıkartılsın yığınla. Aşk öyküleri yasaklansın. Rakı fiyatları düşürülsün. Biri Hemingway’i sustursun. Ölüme karşı konulsun, caniler serbest bırakılsın. Aynalar kırılıp parçalansın, berberler işsiz kalsın. Anayasal hak ve özgürlüklerin hepsi kaldırılsın. Olağanüstü hal bin yıl daha uzatılsın. 

Kanın tarihi başlasın, tırnağın tarihi kapansın. Ağız, burun, kulak – bütün delikler kumlarla doldurulsun. Her sokağa bir güzellik merkezi açılsın, çirkinliklere maske yapılsın. Hiçbir şey olmamış gibi kaldığı yerden devam etsin saatlerin tik takları. Ama kırılsın bütün plastik sandalyeler. Kırılsın. Kırılsın. Kırılsın her şey! Seller alsın zamanı. Varsın zamanın kalbini de akbabalar kemirsin. Değmez!