ABD'de Savaş-Karşıtı Hareket: Felçten Kurtuluş?

Ekim 2001’den bu yana ABD’nin savaş-karşıtı hareketi hakkında yazdığım yazılara tekrar baktım, kabaca şöyle bir güzergâhtan bahsedilebilir: Tereddüt (Ekim 2001 – Aralık 2002), Toparlanma (Ocak 2003 – Aralık 2003) ve Felç (Ocak 2004 – Mayıs 2005). Bu dönemleştirmenin şu gelişmelere dayandığını düşünüyorum: Antiterörizm, adalet, yurtseverlik arasındaki bocalamalar ve sosyal demokrat muhaliflerin (UfPJ koalisyonu) oyuna radikallerden (ANSWER koalisyonu) daha geç katılması ile tanımlanabilecek tereddüt, Bush hükümetinin Irak’la ilgili hesaplarının resmen ilânıyla aşılmaya başlandı. Global protestolardan da destek alan hareket, işgal sürecinin başlamasıyla ulusal koalisyonları genişletti. Ancak başkanlık seçimlerinin yaklaşması, Demokrat Parti (DP) içinde 2003 sonuna doğru başlayan adaylık yarışı ile beraber savaş-karşıtı hareket içinde enerjinin büyük bir kısmı Bush hükümetini devirmek uğruna DP adayına destek vermek için kullanılınca hareket felç edildi. Bush’un ikinci kez seçilmesi sadece büyük bir moral bozukluğu yaratmakla kalmadı, koalisyonlar içinde de haklı veya haksız kavgalar ve kopmalar oldu.

2005’in bahar aylarına kadar devam eden bu felç hali, ABD askerlerinin faili olduğu insan hakları ihlâli haberlerinin, Iraklı direniş gruplarının şiddetlenen saldırılarının, işgalin Bush hükümetine artan ekonomik ve politik mâliyetinin etkisiyle çözülmeye başlamış olabilir. 18 ay öncesine kıyasla çok daha fazla ABD’li hükümetin Irak politikasına onay vermiyor ve askerî kuvvetlerin geri çekilmesini istiyor, hareket örgütlerinin hükümetin aleyhine şekillenen bu politik fırsat yapısını tekrar kullanmaya başladıkları söylenebilir.

Yaz aylarındaki bazı önemli gelişmelerin savaş-karşıtı muhalefetin müesses nizâma karşı konumunu güçlendirdiği söylenebilir.

SENDİKAL BÖLÜNME

1955’teki birleşmeden bu yana ABD’nin tek sendikal konfederasyonu olan AFL-CIO, Temmuz sonunda Chicago’daki kongresinde üyelerinin üçte birini temsil eden dört federasyonun ayrılma kararıyla sarsıldı. Geleneksel sendikal bürokrasiye karşı daha yetkin örgütlenme stratejilerini destekleyen SEIU (hizmet sektörü işçileri) önderliğinde Teamsters (nakliye işçileri), UFCW (gıda ve ticaret sektörü işçileri) ve UNITE HERE (tekstil ve restoran işçileri) adlı federasyonlar 50 yıl sonra ilk kez rakip bir sendikal örgütlenme odağı oluşturdular. Kendisine Change To Win (CtW, Kazanmak İçin Değiştir) ismini seçen bu yeni konfederasyonun yeni göçmen ve etnik işçilere karşı daha açık, örgütlenme konusunda daha dinamik bir eğilime sahip olsa da, AFL-CIO’nun “işverenle ortaklık” çizgisinden kopmaya niyetinin olmadığı belirtilmeli hemen. AFL-CIO’ya karşı da ılımlı ve birliktelik yanlısı sinyaller verdi şu ana kadar.

Yine de öteden beri AFL-CIO’yu “oy deposu” olarak kullanmış DP örgütünün paniğe kapıldığı söylenebilir. CtW sendikacıları (özellikle SEIU yönetimi) DP’nin işçileri kazıklayan yaklaşımlarına karşı sert tutumlarıyla tanındılar, ancak CtW’nin DP’den bağımsız bir sol eğilimli politik odağa meyledeceğini söylemek için ortada henüz bir neden yok. AFL-CIO sendikaları arasında da en az kurucu CtW’deki kadar savaş-karşıtı faaliyette aktif sendikalar var. Muhalefet alanına intikali çok hayırlı olacak sol bir “üçüncü parti” için CtW’nin önemli bir potansiyel olduğu söylenebilir şimdilik. Sendikal rekabete karşı DP’nin nasıl bir taktik geliştireceği de henüz belli olmadı.

ORDUYA KAYIT FAALİYETLERİNE KARŞI

Pentagon’un Irak’ta daha fazla askere ihtiyaç duyduğu, özellikle işgal bölgesindeki komutanların düzenli ve makul aralıklarla görev değişimi sağlanamayan askerlerin moral ve performans düşüklüğünden şikayet ettikleri medyaya yansımıştı. İşgal kuvvetlerinin lojistik ve politik desteği konusunda Bush hükümeti zorluk çekerken savaş-karşıtı hareket örgütleri “savaşı kaynağında kurutma” taktiğine bahar aylarından itibaren ağırlık verdiler. Ulusal Muhafız rezervlerini de tüketmek üzere olan ABD ordusu en sağlam yeni asker kaynağı olan lise ve üniversitelerde profesyonel orduya kayıt subayları ile “kafa avcılığı” yapıyor. Genç kadın ve erkeklere sağlık sigortasından bursa kadar bir dizi imkân sunan “paketler” ve iş sözleşmeleri ile bu subaylar emekçi okullarında, çokça da siyah ve latino ağırlıklı mahallelerde faaliyet gösteriyorlar.

Savaş karşıtları da bu subayları gölge gibi izleyip ordunun “kafalama” pratiklerine yerinde müdahale etmeye başladılar anti-militarist propagandayla. Etkisi henüz tam belli olmayan, ama giderek yaygınlaşan bir muhalefet kampanyası bu. Muhalif savaş gazileri örgütleri, yakınları Irak’ta ölen veya yaralanan ailelerin örgütleri, gidişatın yanlış olduğuna kanaat getirmiş aktif ordu mensupları da destekliyor bu kampanyayı. ANSWER merkezi ile arası (Küba’ya karşı tutumda anlaşamadığından) bozuk olan öğrenci ağırlıklı, Troçkist ISO (Uluslararası Sosyalist Örgüt) kampüslerde bu kampanyanın lokomotifi oldu son aylarda.

CINDY SEEHAN ETRAFINDAKİ DİNAMİZM

Oğlunu Bush’un savaşına kurban veren bir anne olan Sheehan, hem hükümetin duyarsızlığına hem de Irak’taki korkunç politikalarına bayrak açarak son aylarda hareketin önderlerinden biri haline geldi. Ağustos’ta Teksas’taki Bush çiftliği yakınında başlattığı protesto eylemi kısa zamanda büyüdü ve ulusal basının da ilgisini çeken bir olay haline geldi. DP merkezciliğine de mesafeli duran Sheehan’ın keskin savaş-karşıtı eleştirilerinin medya sayesinde yayılması, olumsuz bir sterotip haline getirilen “genç solcu protestocu”dan daha “saygın” bir figürün o sterotipin muhalif söylemini sahiplenmesi, Irak’tan gelen birbirinden sevimsiz haberler karşısında sabrı taşmaya başlayan pek çok sessiz yurttaşı hareketin içine çekmeye başladı.

En önemlisi de, Sheehan sayesinde hareketin ortak mesajı olan “işgali hemen şimdi sona erdirme”, askerî kuvvetlerin hepsinin en kısa zamanda geri çağrılması talebi Kongre’nin gündemini de etkileyecek şekilde, tedavüle sokulmuş oldu.

KATRİNA FELAKETİ

Ağustos sonu, Eylül başında, özellikle New Orleans şehrini tüm şiddetiyle vuran kasırga felâketi, bir gözlemcinin yorumuna göre değneklerle siyah kölelerin güdüldüğü yıllardan beri en aşağılık ırkçılık pratiklere sahne oldu. Çoğunluğu siyah ve dar gelirli olan şehir nüfusu kurtarma çalışmalarının yetersizliği ve ayrımcılığı yüzünden ek bir şiddete daha maruz kalırken Irak işgali politikalarının (Mississippi nehrinin bentlerini onarma bütçesinin savaşa aktarılması gibi) ABD yurttaşlarının refahına ne kadar düşman olduğu gözler önüne serildi. Kapitalizm bu sefer bağrındaki sömürgelere “çırılçıplak” göstermişti kendini.

Hükümetin bu dram sırasındaki aczi, bunun savaş politikaları ile bağlantısı, hareketin 24 Eylül’de Washington DC’de yapılan protesto eylemine ek bir dinamizm sağladı. Cumhuriyetçi Parti’nin (CP) felâket sırasında açık ettiği hem sınıfsal hem ırkçı konumu, eyleme çocuklarıyla katılmış, sel mağduru siyah bir kadının taşıdığı pankartta ifşa ediliyordu: “Beni Çatıda Terkeden Iraklılar Değildi.”

DP’DEN ÖZERK BİR SOL POLİTİKA?

2006 yılında yapılacak Kongre araseçimleri yaklaşırken DP en az CP kadar bataklığa gömülmüş gözüküyor. Bir asırdan fazla bir süredir muhalefet alışkanlıklarına yerleşmiş DP kuyrukçuluğunu nihayet soldan parçalamak için savaş karşıtlarının önünde bazı fırsatlar var. Öte yandan DP merkezi de Sheehan’ın çıkışını normalize etmeye, Katrina’yı CP’yi sindirmek için kullanmaya, “çekilelim” çağrısını sulandırmaya çalışıyor.

Diğer taraftan harekete önderlik eden iki ana koalisyon muhalefeti DP’den özerk, hatta DP karşıtı bir sol patikaya çekebilirler mi, tartışmalı. Ortodoks bir retorik kullanan ANSWER’ın çekirdeğini oluşturan, Leninist Workers World Party (WWP) 2004 yazında bölünmüş, ayrılan hizip Party for Socialism and Liberation’i (PSL) kurmuş ve ANSWER faaliyetlerini devralmıştı. Leninizm’in “ulusal sorun” yorumu üzerinden, devrimci partide siyahlara ayrıcalık tanınmalı mı (WWP) tanınmamalı mı (PSL) üzerinden oluşan bu sekter ayrılık ANSWER içindeki grupları da bölmüştü. Diğer taraftan UfPJ içinde de, Filistin sorunu, Küba’ya karşı tutum gibi meseleler sekter kavgalara sebep olmayı sürdürüyor, en ciddi çekişme de, koalisyon merkezinin DP’ye karşı açık saldırgan tutum sergilememesi ile ilgili. 2004 kampanyasında DP adayı Kerry’e açık destek veren UfPJ’in seçimden sonra toparlanması çok zor olmuştu, yapıcı bir muhasebesi de yapılmadı bu tutumun. İki koalisyon, keskin ideolojik farkları sebebiyle, ayrıca sahnede en parlak spotun altında durmak gibi hesaplarla, aralarında didişmeyi de sürdürüyorlar öbür yandan.

Sosyalist, emekli asker, ölen ve sakatlanan asker ailelerini savaşa karşı örgütleyen bir aktivist olan Stan Goff’a göre politika alanındaki iki parti tekelini parçalamanın, muhalefetteki iki koalisyon tekelini aşmanın tek yolu, sosyal bir ayaklanma. 24 Eylül’deki kalabalık eylemin böyle bir iradenin işaretlerini verdiği söylenemez. Öte yandan, CP ile birlikte DP’yi de çöpe yollayacak gelişmeler yaşanabilir. Çıkmamış candan ümit kesmemeyi sürdüreceğim.

Gelecek Dergisi, Kasım 2005’te yayımlanmıştır