18 Nisan 2018
Oedipus Karmaşası (XIII): Psikanalizin Oedipalizasyonu
16 Nisan 2018
Deizm Konusu
15 Nisan 2018
Her Seçenek Masada
14 Nisan 2018
Macaristan Seçimleri: “Küçük Adamlar” Cephesinin Yeni Zaferi
12 Nisan 2018
Üniversitede Katliam
11 Nisan 2018
Hafıza Emeği
09 Nisan 2018
İktidar, Siyaset: Çaresizlik ve Zavallılık Arasında (II)
04 Nisan 2018
Trump Gidici mi?
21 Mart 2018
Rusya'da Boykot da Kaybetti
13 Mart 2018
“Çocuklar için”: Haset ve Siyaset (III)
07 Mart 2018
Artık "Milli Birlik ve Beraberliğe En Fazla İhtiyacımız" Yok mu?
26 Şubat 2018
Bayan Brown, Ejderhalar, Ütopyalar (1)
23 Aralık 2017
Kudüs Kimin Meselesi?
16 Aralık 2017
Yoksullardan Beklenen
15 Aralık 2017
Kudüs Tartışmasının Gösterdikleri: Benzin Kovalarıyla Medeniyetler Çatışmasına Koşmak
17 Kasım 2017
Popülizm (IX): Radikal Bozulma ve Boş Gösterenlerin Toplumsal Anlamı
31 Aralık 2016
Annus Horribilis'ten Annus Mirabilis'e?
25 Ekim 2016
Rusya ve ABD: İki Güç, İki Rejim Tipi
23 Ekim 2016
Musul
14 Ekim 2016
Kürtler, Araplar ve Sınırlar
06 Ekim 2016
Geçmiş “Olur Biter!”
26 Eylül 2016
Nihat Tuna'nın Ardından
25 Ağustos 2016
Gollum ve İtirafçılar
17 Aralık 2015
Özdevlet
21 Nisan 2018
Bugüne kadar yürüttüğü kırk atölyede, 450’nin üzerinde öğrenciyle “odağında rekabetin ve paranın olmadığı” tasarım çalışmaları gerçekleştiren Emre Senan Tasarım Vakfı, Yahşibey Tasarım Çalışmaları, geçtiğimiz ay Studio X’te açtığı “10 Yılın Hesabı” adlı sergiyle onuncu yılını kutladı. Atölyeler, İzmir’in Dikili ilçesinde bulunan Yahşibey Köyü’nde, Mimar Nevzat Sayın’ın tasarladığı proje evinde reklamsız, sponsorsuz ve ücretsiz gerçekleşiyor.
20 Nisan 2018
Foucault’nun ilk eserleri retorik bakımından çok güçlüdür, neredeyse edebî-şiirsel bir dili vardır. Bu son ciltlerdeyse dil güzelliği gitgide azalarak yerini daha derin düşüncelere, uzun tefekkürlere bırakır. Bu analiz ettiği düşünce dünyasının bizimkine epey uzak olmasıyla da alakalı. Ne Klasik dünya, ne de erken Hıristiyanlığın dünyası bugünün bakış açısıyla kolayca kavranabilir değiller.
17 Nisan 2018
Eski dizi oyuncusu, yeni sarkastik dublaj sanatçısı Kenan’ın evindeyiz. Yıllardır görmediği kardeşleri, anaokulu öğretmeni Suzan ve uzaya gidemediği için canlı yayında kendisini yakan Cemal, emrivaki bir kahvaltı masasında oturuyorlar. Geleceği belirsiz bir yolculuk vaadi var masada. Birazdan ortama giren Kenan’ın sevgilisi, en az Kenan kadar yabancılıyor ortamı, fazla durmadan çıkıp gidiyor.
Öyle ki, Laz yemeklerinin isimleri bile yemeğin içeriğini ve yapılışını kısaca özetleyen kelimelerden oluşur, yani Laz yemeklerinde öyle hanımgöbeği, dilberdudağı, kadınbudu gibi toplumsal cinsiyetçi metaforlara ya da analı kızlı, vezir parmağı gibi sosyolojik, ironik birtakım göndermelere hiç rastlanmaz. Bilakis Laz yemek isimleri oldukça sadedir; sizi öze en kısa ve dolaysız biçimde ulaştırır.
13 Nisan 2018
Demokrasinin şekillendirilmesinde aracı olan bir aletle demokratik bir üslup aramak ancak uzmanların tartışacağı bir konu olarak geriye kalmıştır. Bu bağlamda araçsallaştırılmış sanat bizzat demokrasiyi üreten bir alettir. Bir sanatçıyla ve demos’u temsil eden bir kişinin deklanşörle ilişkisi farklı olsa da, bugün tartışmaların merkezinde estetik değil, temsilin kendisi bulunmaktadır.
10 Nisan 2018
zerime atılan suç bu. Eğer bu suçsa, bu ülkede suç işlemeye devam edeceğim, çünkü bundan daha fazlasını yapmak istiyorum. Hayalimi gerçekleştirmemi engellemeye çalışmak boşuna. Hayal etmeye son verdiğimde artık sizin beyninizde hayallerim yaşayacak. Boyun eğmiyorum. Şimdi karakola göğsümü gererek, başım dik gideceğim ve tarih gerçek suçluların beni suçlayanlar olduğunu gösterecek.
Svetlana Boym’un araştırma olgusu olarak incelediği nostaljinin, ulusların ve toplumların imparatorluklar, savaşlar ve devrimler sonrasında âdeta yeniden yapılandırılmasına, farklı toplumsal tabakalara ve kültürel sermayelere hitap eden ama ortak paydası geçmiş ve geçmişe ait imgeler yaratılmasına olanak sağlayan ürünlerin ve hizmetlerin pazarlanmasına kadar çok-katmanlı bir içeriğe sahip olduğu söylenebilir.
06 Nisan 2018
Uzun süredir fotoğraf arşivimi karıştırmamıştım. Geçmişe dönük yaptığım bu göz atma aklımda bu fotoğraflara dair bir sorunun meydana gelmesine neden oldu. Fotoğrafların çoğunda var olan estetik üslup, öğelerin benden çok uzak mesafelerde olması, insanların neredeyse bir leke gibi görünmesiydi. Bu şekilde oldukça uzak mesafelerde durmak, bir tür yakınlaşmama isteği ve mesafe koymakla ilgili olabilir mi?
05 Nisan 2018
Cilasun komünist zaviye ile dar anlamda metodolojik bir duruşa işaret etmiyor da olabilir. Daha çok tarihî bir şahsı anakronizm kaygısı taşımadan nasıl yargılamamız gerektiğine dair normatif bir duruşa işaret ediyor. Nitekim Cilasun benim elimdeki kitapta yüz küsur sayfa tutan ve “Neden Said Nursi?” başlıklı bölümde Said Nursi’ye farklı zaviyelerden bakanların Said Nursi yorumlarını tartışıyor.
03 Nisan 2018
Kamusal alandaki davranışların, işe giderken mecburen katedilen yolla ya da dinlenmek için oturulan bir mekân ile sınırlandırılması, insanların bir an önce eve, yani bir tür özgürlük alanına sığınma telaşı ile sona erer. Yapılabileceklerin ev ile sınırlandırılması ve sokağın davranışları denetleyen bir “kuruma” dönüşmesi insanların beraber neleri yaşayabileceklerinin de altını çizer.
02 Nisan 2018
1980’li yıllardan itibaren ivme kazanan neoliberal politikalar sonucu işgücü piyasasının her geçen gün daha kırılgan ve güvencesiz hale geldiği bir dönem yaşıyoruz. Bu dönüşümün getirdiği en mühim sonuçlardan biri ülkedeki insanların büyük bir kısmının sosyal yardımlara bağımlı hale gelmiş olması. Denizcan Kutlu’nun derlediği kitapta işte bu can alıcı sorun oldukça farklı açılardan ve derinlemesine irdeleniyor.
30 Mart 2018
Cemaatçi anlayışı desteklemek amacıyla kimlik ve değerler üzerine yapılan vurgu bu manada kritik bir önem taşımaktadır. Yeni gelenler yerleşik toplumun değerlerini yozlaştırıcı alışkanlıklarını beraberlerinde getirdikleri, ev sahibi topluma ait “gerçek” kimliğin bu manada kaybolma tehlikesi taşıdığı sıklıkla ifade edilir. Yeni gelenler bu manada ulusal kültüre tehdit oluşturur bir sıfatla nitelendirilirler.