Sol/sosyalist bir ideolojiyle harmanlanmış popülist strateji, Mélenchon’un yükselişinin imkânını yaratırken bazı çelişkilere de neden oldu. Mélenchon seçim süreci boyunca sürekli program vurgusu yaparak, vaatlerini öne çıkarıp fikir odaklı bir hareket olduğunu dile getirdi. Fakat bu vurguya rağmen popülist stratejisinin de gereği olarak pratikte adaylığı daha çok güçlü bir liderliğe yaslanıyor. Hatta hareketin kendisi bizzat Mélenchon’la özdeşleşmiş durumda. Neredeyse seçim sisteminden de kaynaklı olarak tek başına Mélenchon konuşuluyor.
Fransa’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Jean-Luc Mélenchon bu sözleri Eylül 2010’da haftalık Fransız dergisi L’Express’e verdiği uzun bir röportajın sonlarında sarf etmişti. Vaktiyle bu çarpıcı ifade kamuoyunun dikkatini çekmek için kullanılmış olsa da Mélenchon’un sözleri şüphesiz Avrupa’da solun gideceği yön ile ilgili güçlü bir öngörü içeriyordu.