HDP Barajı Geçerse
Cuma Çiçek

HDP’nin yüzde on barajını geçmesi ve parlamentoya girmesi Türkiye siyaseti ve Kürt siyaseti üzerinde ne gibi etkiler yaratır? Bu soruya kuşkusuz birçok cevap verilebilir. Biz bir kaçının altını çizelim.

Türkiye’de siyaset alanının dönüşümü

Çok konuşulmasına rağmen hatırlatmakta fayda var: Başkanlık sistemi tartışmaları büyük oranda sona erecektir. Bununla beraber, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en önemli siyasi projesinin başarısızlıkla sonuçlanması, sadece Türkiye’de denge ve denetleme sistemini ortadan kaldıran merkezileşme ve otoriterleşme sürecini yeni bir noktaya taşıyacak rejim değişikliğine engel olmayacaktır. Bundan da ötesi, rakipsiz kurucu lideri olduğu AK Parti’nin 13 yıllık istikrarlı yükselişini durduracak, Türkiye’de farklı bir siyasi denklemin ortaya çıkışını tetikleyecektir. Tek partili hükümet dönemini bitirecek ya da zayıflatacak, denge ve denetleme mekanizmalarının daha etkili çalıştığı yeni bir siyasi atmosfer oluşturacaktır.

Giderek otoriterleşen ve merkezileşen 13 yıllık yükselişin durdurulması, AK Parti ve MHP’de temsilini bulan merkez sağ siyasetin dönüşümünü tetikleyecektir. AK Parti içerisinde uzun zamandır başlayan rahatsızlıklar, kutuplaşmalar, çatışmalar yaşanacak bir yenilgi ya da gerilemeyle birlikte daha fazla derinleşecektir.      

HDP’nin başarısı, hükümet üzerindeki olası etkilerinin yanı sıra Türkiye’de gerçek anlamda demokratik, özgürlükçü sol bir muhalefetin inşasını hızlandıracaktır. AK Parti, MHP ve CHP’nin farklı kulvarlarda temsil ettiği sağ siyasetin hâkim olduğu siyaset alanı gerçek anlamda sol muhalefet ile bulaşacaktır.  Uzunca bir zamandır parlamenter siyaset alanının dışında kalmış farklı sol, sosyalist, demokratik güçlerin farklı renkleri ve sesleriyle Kürt siyasetiyle birlikte kitlesel bir harekete dönüşme potansiyeli ortaya çıkacaktır. Bu anlamda HDP’nin barajı aşması Türkiye siyasetinin gerçek ve etkili bir muhalefete kavuşması olarak okunabilir.

HDP’nin sol, demokratik bir muhalefet odağı olarak yükselişi en fazla CHP üzerinde etkisini gösterecektir. Zira, AK Parti yönetimi karşısında biriken muhalefet bu güne kadar büyük oranda CHP içerisinde etkisiz bir güce dönüşerek eriyordu. Etkin bir muhalefet odağı olarak yükselen HDP’nin bu anlamda CHP’yi dönüştürme potansiyeli çok yüksek. Barajı geçmiş bir HDP bir yandan CHP’yi sol demokratik eksende dönüşüme zorlarken, öte yandan partinin daha muhalif kanatlarını kendi içine çekecektir. Bu anlamda Türkiye parlamentosunda etkin bir muhalefet gücü olan HDP hem CHP’yi dönüştürecek hem de kendisi dönüşecektir.

HDP’nin barajı aşmasıyla birlikte AK Parti’de temsilini bulan merkez sağ siyasetin yeniden kurulması, CHP’nin sol demokratik eksende dönüşmesi ve HDP’nin Kürt muhalefetini içerecek şekilde gerçek bir sol demokratik muhalefet odağına dönüşmesi Türkiye ölçeğinde önemli bir demokratik dönüşüm potansiyeli ortaya çıkaracaktır.

Dahası bu etki Türkiye siyaset alanıyla sınırlı kalmayacak, sınır-ötesi ve uluslararası bir nitelik taşıyan Kürt alanını da dönüştürecektir.

Kürt alanının dönüşümü

HDP’nin barajı aşmasıyla birlikte, bugüne kadar Kürt alanında kurucu ve belirleyici bir dinamik olarak işlev gören politik şiddet yerini büyük oranda demokratik legal siyasete bırakacaktır. Yerel yönetimlerde üçü büyükşehir olmak üzere 11 ilde iktidar olan, Türkiye ölçeğinde güçlü bir muhalefet hareketinin kurucu lider aktörü olan anaakım Kürt Hareketi’nin alanı dikkate değer oranda genişleyecektir.

Bu genişlemenin Türkiye sınırlarını aşacağı çok açık. Özellikle Irak Kürdistan bölgesi ve Suriye Kürt bölgelerinden oluşan Rojava’da gerçekleşen radikal dönüşümler sonrası Kürt meselesinin jeopolitik denklemi büyük oranda dönüştü. Hem nüfus hem de coğrafya itibariyle en büyük Kürt bölgesini içeren Türkiye’de yaşanan bu gelişmeler Kürt alanının sınırötesi ve uluslararası alandaki şekillenişi üzerinde dönüştürücü etkiler yaratacaktır.

Bugün milliyetçi Kürt çevreleri her ne kadar HDP projesini Kürt siyasetinin zayıflaması olarak okusa da, Türkiye ölçeğinde güçlenen legal Kürt siyaseti hem Irak Kürdistan bölgesinin hem de Rojava’nın inşasını güçlendirecektir.

İŞİD’in Kobanê ve Irak Kürdistan bölgesine yaptığı saldırılar ve Kobanê direnişi sonrası Kürt siyaseti, uluslararası alanda tarihinde hiç olmadığı düzeyde bir popülerliğe ve desteğe kavuşmuştur. Barajın aşılmasıyla birlikte, anaakım Kürt Hareketi’nin politik şiddeti arka plana itmesi ve hatta belki Türkiye alanında tamamıyla bitirmesi üzerindeki “terörist” suçlamasını ortadan kaldırarak, uluslararası alanda hareket alanını dikkate değer oranda genişletecektir.

Bu durumun, ana-akım Kürt Hareketi’nin ideolojik ve politik mobilizasyon düzeylerinde bütünleştiği Suriye Kürtlerinin alanını da genişleteceği çok açıktır. Kuzey (Bakur) ve Batı’daki (Rojava) bu genişleme, Güney’i (Başûr) de rahatlatacaktır. Zira, Kobanê bugün düşmemişse eğer, bunda en çok Diyarbakır ve Hewlêr’in rolü var. Hewlêr ayakta kalacaksa eğer Ankara ve Tahran’dan çok uluslararası alanda tanınmış ve güçlenmiş Diyarbakır’a ve Kobanê’ye ihtiyacı var.