Manidar
Tanıl Bora

Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, 3 Temmuz’da Adalet Yürüyüşü’nün “15 Temmuz öncesine gelmesi manidardır,” demişti. (İktidar medyasında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşte taşıdığı pankarttaki “Adalet” yazısının harf karakteriyle, sabık Samanyolu TV kanalının harf karakterinin aynı oluşunu manidar bulanlar da çıkmıştı.)

Büyükada’da baskına uğrayan insan hakları savunucularının 15 Temmuz’un on gün öncesinde bir toplantı düzenlemiş olmaları da manidar bulundu iktidar medyasında. Geçen sene 15 Temmuz darbe teşebbüsünden önce, “yine Büyükada”da, ABD’li istihbarat uzmanlarının katıldığı bir toplantı yapılmış olduğundan söz ediliyordu zira. İnsan hakları savunucularının toplantısında birilerini kulağına çalınan, bilgi tasnifi babında kullanılan “haritalama” teriminden de hemencecik bir “harita=ülkemiz=ülkemiz üzerinde oyunlar” çağrışımı türetilmiş, manâlara manâlar eklenmişti.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen sene 16 Temmuz’da dile getirdiği meşhur “Bu bize Allah'ın çok büyük bir lütfu” cümlesinden hemen sonra, darbe teşebbüsünün, Yüksek Askeri Şura öncesi yapılmasının “çok manidar” olduğunu söylemişti. 

Bugün yargılamalar gösteriyor ki, 15 Temmuz günü olanlara dair bilgiler, hiç üzerinde durulmayan manidar zamanlamalar ve manidar boşluklarla dolu. Sadece mesela Hürriyet’te Sedat Ergin’in, en sakin, en serin bir muhakemeyle sıraladıkları, yeter.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, on gün kadar önce, 9 Temmuz’da, G-20 zirvesindeki basın toplantısında: “Avrupa Birliği’nin ülkemizdeki sığınmacıların yükünü paylaşmak üzere vermiş olduğu sözü tutmaması manidardır,” dedi.

Ama en manidarı, her zaman yine zamanlamadır. 

20 Temmuz 2013’te, yine Erdoğan –o vakit başbakan–, “önemli bir ay (abç. – T.B.) olan Mayıs ayında Gezi Parkı gösterilerinin başladığına” dikkat çekmiş, “zamanlama manidar,” kozunu oynamıştı. 10 Temmuz 2015’te, Doğu Türkistan’daki baskıları protesto ‘vesilesiyle’, memleketteki bilumum ‘çekik gözlülere’ saldırılar olması üzerine: “Çin’e bir ziyarette bulunacağım. Çin seyahati öncesindeki gelişmeler manidardır,” ikazında bulundu. 26 Ağustos 2016’da, bir tedhiş saldırısı sonrası “Fırat Kalkanı Operasyonu'nun gerçekleştiği sırada bu saldırının yapılması manidardır,” diyordu.

Bir buçuk ay kadar önce, internette iktidar yanlısı bir “haber” sitesi, Ahmet Davutoğlu’nun bir konuşmasını “Zamanlama manidar!” pususuna düşürmüştü. “Başbakan iken, küresel güçlerle işbirliği halinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘arkasından iş çevirirken suçüstü yakalanan’ ve ‘4 Mayıs darbesi’ ile görevden el çektirilen” diye bahsedilen Davutoğlu’nun, “uluslararası konjonktüre uygun olarak, yeniden piyasaya çıktığı” tespit ediliyordu. Konya’da bir televizyon yayınına katılan Davutoğlu, AKP’nin kendi değerlerini hızla zayıflattığını, partinin içine itibar suikastı virüsünün bulaştırıldığını iddia etmişti. “Haberi” yapanlara bakılırsa, “küresel çetenin, Katar üzerinden Türkiye’ye de hedef alan büyük bir operasyon-saldırı başlattığı bir süreçte, bugüne kadar sessizliğini koruyan Davutoğlu'nun birden, bu operasyonla ‘eşzamanlı’ olarak sahneye çıkması dikkat çek”mişti – velhasıl, zamanlama manidardı.

***

Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Zühtü Arslan, 1 Mart 2016’daki bir toplantıyı açarken, toplantının zamanlamasının manidar olmadığını belirtme gereği duymuştu. Zira Mahkeme, kısa bir süre önce Can Dündar ve Erdem Gül’ün bireysel başvuru hakkını kullanarak yaptıkları itiraz üzerine, tutuklanmaları hakkında verdiği “hak ihlâli” kararının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından tenkit edilmişti ve Arslan’ın açtığı toplantı da tam bu konuda, “Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sisteminin desteklenmesi” üzerine bir konferanstı. Arslan, konferansın çok daha önceden planlandığını hatırlatarak, “zamanlama manidar değil,” diyordu. Deme gereği duyuyordu. 

***

Ma’nidâr, Farsçadan geliyor. Dümdüz çevirisiyle: ‘anlam sahibi’, yani anlamlı. Ferit Devellioğlu’nun Osmanlıca Sözlüğü’nde “bir şeye delâlet eden, bir şey demek isteyen,” diye açıklanıyor. Ötüken Osmanlı Türkçesi Sözlüğü’ne göre: “Bir anlam taşıyan; bir şey ima edercesine; gizli ve ince bir anlam taşıyan,” demektir. Yani, anlamdan öte, bir imâ, bir nevi gizli ‘işaret’ veya alâmet manâsı var manidar’da…   

İngilizce karşılığını ararsanız, meaningful, yani ‘anlam dolu’, veya significant, yani “dikkate değer, bir noktaya dikkat çeken, önem taşıyan”a varırsınız. Fransızca karşılığında yine significatif çıkıyor, veya important (önemli) veya kimileyin parlant, yani “bir şey söyleyen, bir şey ifade eden.” Amanca bedeutungsvoll, meaningful’la aynı; sinnvoll, biraz ‘mantıklı, akılcı’ya yaklaştırıyor. Fransızcadaki parlant gibi, bir vielsagend seçeneği de var: “çok şey söyleyen”. 

***

Cari politik dilde kol gezen ‘manidar’ kelimesi, gizli imâ arama düşkünlüğünü çoğaltıyor. Zihinde hazır bekleyen ‘hakikati’ fâş etmeye, onu delillendirmeye yarayacak alâmeti temsil ediyor, ‘manidar’. Bir bağlantıya yapışarak, bir benzerliğe el atarak, bir eş zamanlılığa, bir imâya, bir çağrışıma tutunarak, bütün anlamı çözdüğünü ilah eden, bütün tartışmayı bitiren bir pusu aklının maymuncuğudur. 

Bir manidarlık keşfetmek için en bereketli kaynak da, her zaman zamanlamadır. 

Tesadüfe, tevafuka yer yoktur o zihniyet dünyasında. Bir garibin kendince düşünüp bizatihi ve sadece onu söylemek için, onu kastederek söylediği bir söz, olabilemez. Beyanı o ana denk gelmiş ya da çok daha basiti, zamanlama analistinin o an yeni öğrendiği bir fikir, bir bilgi, bir söz, olabilemez. Her fail gibi, her söz de, “büyük resim”de bir leke, “büyük oyun”da bir piyon hükmündedir sadece. Veriyi, bilgiyi lojistik levazımat olarak stratejik amaçlarla ‘işleyenlerin’ ve –gününü bekleyerek– saklayıp stoklayanların zihni, böyle çalışır. 

Zamanlamanın manidar olduğu, başlıbaşına ‘bir şey söylediği’ durumlar yok mudur? Vardır elbette. Fakat aklı-fikri büsbütün zamanlamadaki manâya kilitlemek, başka bir şey. O, işte, kendi Kartaca’sı dışında her insanî ve beşerî hakikate gözü, aklı, kalbi kapanmış bir halin alâmeti. ‘Manidar’ın peşinde, aklı ve kalbi manâsızlaştıran bir tutulma...

***

Sadece politikada değil ki… İnternette, sıra sıra “manidar söz” siteleri var: “Manidar sözler”, “Manidar ve güzel sözler”, “manidar mesajlar”, “manidar sözler, manidar aşk sözleri”, “özlü&anlamlı ve manidar sözler”, “bize gerçekleri gösteren manidar sözler”, “manidar sözler damar sözler duygusal sözler”… 

Orhan Koçak Tehlikeli Dönüşler’de, –yine geçerken!–, “manidar sözcüğünün kazandığı yeni güncelliğe” değinir; “aynılaşmaya, istatistikleşmeye, manâsızlaşmaya” direnmenin bir alâmeti olarak okur bunu. Manidar’a düşkünlük, büyüsünü yitiren dünyada bir yeniden-büyülenme arzusunun alâmetidir. Orhan Koçak da, “komplo kuramları ve fantastik ‘tarih’ anlatıları” ile aynı yere koyar, “manidar” merakını. [1]

Manidar, manânın kıt kaynak olduğu bir zamanda, manâsızlık içinde, bir manâ arayışının alâmeti.


[1] Orhan Koçak, Tehlikeli Dönüşler, Metis Yayınları, İstanbul 2017, s. 158.