“Kurak Günler”: Eleştirilerin Eleştirisi
27 Aralık 2022 Salı
Bana göre Kurak Günler bir “O gece ne oldu?” filmi. Ana karakter film boyunca o gece yaşananları ve kendisinin olayların tam olarak neresinde yer aldığını sorguluyor. Bu ve birkaç başka müphemlik, hatta bir adım daha ileri atarak, genel bir Müphemlik filmde merkezî bir konumda.
İmamoğlu İkinci Erdoğan mı?
24 Aralık 2022 Cumartesi
Sonuç olarak, temsilî demokrasilerde siyasal liderleri peşinden sürüklenecek ulu kişiler değil, kendi politik amaçlarımız doğrultusunda somut çıktılar üretmesi için destekleyeceğimiz işlevsel enstrümanlar olarak görmek ve bu bakışımızı da siyasetçilerin hatırında tutmamız gerekir. Bu bağlamda sosyal adaleti, kamucu perspektifi, bilginin kılavuz olduğu şeffaf ve liyakate dayalı bir yönetim modelini savunanların İmamoğlu siyasetine rezerv koyması gereken bir durum görünmüyor açıkçası ufukta…
Reistokrasinin İktidara Mecburiyeti; Erdoğan’ın İktidara Mahkûmiyeti (II)
22 Aralık 2022 Perşembe
AKP’nin seçim yenilgisi, Erdoğan’ın ve CBHS’nin tasfiyesiyle Türkiye’nin bir anda Norveçleşeceğini, özgürleşeceğini tahayyül etmek, Türkiye’de otoriterizmin tek kaynağının ve tek nedeninin Erdoğan’ın (ve CBHS’nin) mevcudiyeti olduğunu düşünme yanlışına bizi götürür. Yumurta-tavuk esprisine saplanmaya gerek olmasa da Türkiye’de otoriterizmin hem kültürel hem de Osmanlı’dan (Osmanlı’ya da Bizans-Pers geleneğinden) Cumhuriyet’e ve günümüze miras devlet yönetim gelenekleriyle şekillendiğini de unutmamak gerekiyor.
Reistokrasinin İktidara Mecburiyeti; Erdoğan’ın İktidara Mahkûmiyeti (I)
20 Aralık 2022 Salı
Liderlerin kendilerinin demokrasiden nefret ettiği, takipçilerinin de demokrasiden yorulduğu yeni bir ruh halinin -zamanımızın ruh hali- içinde olduğumuz iddia edilebilir, ki bu tespiti son yıllarda daha çok duymaya ve deneyimlenmeye başlamış olduğumuz da öne sürülebilir. Gelinen noktada otoriter popülist yönetimlerin hınç ve öfke dolu kalabalıklara kültürel çoğunlukçuluktan, etnik saflıktan, “Onların doları varsa bizim de Allah’ımız var” yatıştırmasından başka bir şey veremediği oldukça açık.
Kurak Günler
16 Aralık 2022 Cuma
Emre, heteroseksist dünyaya mahkûm olmayan ve aynı zamanda obruklara karşı mücadele eden bir simge. İnsanın sermayesinin saygınlık olduğunu gören ve bu yolda düşe kalka yürümeye çalışan bir simge. Bin yıllık devlet zihniyetinden farklı olarak Çingene çadırlarını kriminalize eden değil, onları korumaya çalışan bir simge. Daha önemlisi taşranın, normsuzluğun, keyfiyetin, ahalinin insani sorunlarını kendi çıkarı için kullanmanın mantığını çözmüş ve hukuku bu uğurda iğfal etmiş hâkime Zeynep gibi karanlığın yanına geçmemiş bir simge.
İşçi Sınıfının “Kayıp” Siyaseti
15 Aralık 2022 Perşembe
Demokratik yollarla iktidara gelinse bile küresel sermayenin ve sermaye dostu organizasyonların ablukasından korunarak halklara umut veren iktidar modeli/yaklaşımı neden tutmuyor? Yoksa göle maya çalmaya çalışan Nasrettin Hoca gibi “ya tutarsa” diyen bir siyaseti mi teklif ediyoruz? Kapitalizmi aşacak bir siyasi projeksiyonumuz yok mu gerçekten? Don Quijote’un, Yoldaş Pançuni’nin sonu bir yere varmayacak trajikomik maceraperestliğinden ibaret mi arzuladıklarımız?
CHP'nin Geciken İkinci Yüzyılı
13 Aralık 2022 Salı
Liberal düşünürler, AKP sonrası Türkiye’sinde yaşanmasını bekledikleri göreli refah artışının bu konuda bir çözüm penceresi sunacağını düşünüyor olabilirler. Ancak beni kaygılandıran, çok daha köklü bir Müstebit-İttihatçı siyasal metronomunun ötesine bir buçuk asırdır bir türlü geçemiyor oluşumuz. Çağrısı yapılan İkinci Yüzyıl’ı, ilki ile benzer kodlar üzerinden hayal etmiyor olmamız gerekir. Yoksa ikinci yüzyıl da kendisine ikinci bir Erdoğan bulacaktır.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü: Kriz ve İnsan Hakları Hareketi
10 Aralık 2022 Cumartesi
Vazgeçilemez gördüğü ve ısrarda sınır tanımadığı hak ve özgürlük savunusu ile yine de insan hakları hareketi diğer toplumsal hareketlerden farklı bir konumda kaldı tabii ki. Ve bu ısrar insan hakları hareketinin gelişme, yanlışlarından kurtulma dinamiğini içinde barındırmaya devam ediyor bugün. Özetle, insan hakları hareketinin genel olarak içine düşürüldüğü durumu, demokratik mücadele ve sivil toplum hareketlerinden ayrı tanımlamak doğru olmaz diye düşünüyorum.
Pedro Castillo’nun Darbe Teşebbüsünden Sonra Peru
9 Aralık 2022 Cuma
Siyasi deneyimi ve ekip kurma becerisi olmayan Castillo, hükümet dinamiği yaratamadı. Geçtiğimiz Şubat ayında, normalleşme sağlamak amacıyla, seçim kampanyası sırasında ve hükümetinin ilk döneminde imajına damgasını vuran şapkayı terk etti. Birlikte çalıştığı pek çok kişi, onun kararlarını en son konuştuğu kişiye göre verdiğini iddia ediyor. Bu sarmal Kongre'nin feshedilmesi girişimiyle sonuçlandı.
“Popülizm” ve Sol-Sağ Ayrımının Önemi
6 Aralık 2022 Salı
Milyonlarca insanı içine alan kitlesel bir devrimden beklenebileceği gibi, Amerikan Popülizmi de pek çok kısıtlama ve tuhaflıklar barındırıyordu. Yine de düşüncemizi genişletilmiş bir analiz kategorisi olarak popülizm imgesinden arındırmak, popülizmin bıraktığı mirası anlamanın ilk adımı olacaktır. Aynı şekilde, eğer mevcut durumu da anlamak istiyorsak ihtiyacımız olan şey, sol ve sağ arasındaki siyasi ayrımın ne kadar önemli olduğunu kabul eden, işleri daha da karmaşıklaştırmaktansa daha da netleştirebilecek analiz kategorileridir.
İtalya, Gramsci ve Demokrasi
30 Kasım 2022 Çarşamba
Neo-faşizm, FdI seçmenlerinin yalnızca küçük bir bölümünün tanıdığı ideolojik bir “aroma”dır. Öte yandan zafer kazanan bu güç, demokrasiyi doğrudan Macar ve Polonya deneyiminden esinlenerek yorumlayan liberal olmayan ya da her halükarda artık liberal olmayan siyasi güçlere duyulan güvenin ifadesidir. Diğer bir ifadeyle, İtalya da 1945’ten sonra Avrupa’da kurulan ve 1950’ler ve 1960’larda güçlenen demokratik muahededen, yani hem liberal hem de toplumsal bir anayasa fikri içinde halk güçleri ile burjuvazi arasındaki uzlaşmadan çıkma eğilimindedir.
Emine Sevgi Özdamar’a Büchner Ödülü: "Sokağa Bakan Pencerelerde"
27 Kasım 2022 Pazar
Emine Sevgi Özdamar 1999’da Chamisso Ödülü’nü alırken yaptığı teşekkür konuşmasında “Tiyatro bedenler arası bir diyalogdur [...], kelimeler de beden oluyor,” demişti. Bu anlamda, onun düzyazısında da bedensel bir şey var. Kaleme alınmış gibi görünmüyor (ve tabii ki kaleme alınmış, özenle yazılmış ), daha çok sahneye konulmuş gibi. Yazma: aynı zamanda bir diyalog, kişinin kendi deneyimleri için bir alan.
Adaletsizlik Mülkiyetin Temelidir
26 Kasım 2022 Cumartesi
Son olaylarda Tayyip Erdoğan’ın, işaret fişeğini atıp, yeni katliamlara yol açmasını vurgulamak gerekiyor. Sündüre sündüre kırpılarak on yılda çıkarılan “koruma” yasası “bol gelmiş” olsa gerek ki müdahale ihtiyacı hasıl oldu. Doğanın yağması bu iktidarın alamet-i farikası, üretim ve ticaretini engellemek teklif dahi edilemez. Bu “atık”ların tüyünden, yağından yararlanmayı hâlâ akıl edememiş olmaları asıl şaşırtıcı olan; belki şirketteki yoğunluktan olsa gerek.
Myanmar’da Askerî Cuntaya Karşı Mücadele
24 Kasım 2022 Perşembe
Generaller ciddi anlamda yanlış hesap yaptılar. Halk cuntanın vahşetine cesaret ve meydan okumayla karşılık verdi. Protestolar devam ediyor ve binlerce kişi silahlandı, bazıları cuntaya uzun süredir direnen ve ülkenin büyük bölümünü kontrol eden çeşitli etnik silahlı gruplara sığındı. Şu anda ergenlik çağında olan Whitey bile ordunun insanlık dışı tutumunu anlayabilecek yaşta.
Kılıçdaroğlu Huzursuzluğu
21 Kasım 2022 Pazartesi
Her ne kadar cumhurbaşkanı adayı olarak en ideali gibi görünmese de 6’lı masanın demokratik teamüllerini yıkmak pahasına kendi adaylığını dayatacağını da düşünmüyorum Kılıçdaroğlu’nun. Sonuçta ülkenin demokratik dönüşümüne hizmet etmenin birçok seviyede imkânı ve ihtiyacı var. Ve demokratik yönetişimde ortak aklın en büyük garantisi olan denge ve denetleme mekanizması da 6’lı masanın yapısal zorunluluğu.
Rusya’nın Savaşının Neoliberal Kökenleri
22 Kasım 2022 Salı
Bugün neoliberalizm birincil düşman değil. Bugün, küresel plütokrasiye ve açgözlü yağma üzerine kurulu rantiye kapitalizm sistemine ilkeli muhalefete dayalı yeni bir radikalizmin zamanıdır. Yeni bir Rönesans’a ihtiyacımız var, şenliği, müşterekleştirmeyi, cumhuriyetçi özgürlüğü ve eşitliği canlandırmak için. Şimdiye kadar, Britanya’da ve başka yerlerde, bu dönüştürücü görü, eski sol partilerin aşırı pragmatizmi tarafından engelleniyor.
Hastalık ve Siyaset
19 Kasım 2022 Cumartesi
Dikkat edilirse pek muhtemelen tıp kurumu ve ideolojisinin her yere sızan yapısı nedeniyle son dönemde totaliter ve otokrat liderlerin sergiledikleri tutumlar onların akıl ve ruh sağlığı dikkate alınarak irdeleniyor. Kanaatimce bu yaklaşım akıl sağlığı yerinde olmayan liderlerin yönetimsel erki elinde tutmasından da büyük tehlike içeriyor. Çünkü söz konusu bakış açısı, totaliter rejimlere yol açan yapısal nedenleri göz ardı ederek konuyu liderin kişisel yapısına indirgiyor.
“‘İmkânsız’ı Sürekli ve Israrla Tahayyül Ederek ‘Mümkün’ Olanı Başarabiliyoruz”
17 Kasım 2022 Perşembe
İnsanlar âdeta kendi yıkık hayatlarını, heba olmuş gençliklerini, bastırılmış neşelerini ve onlardan esirgenen onurluca yaşama imkânını yeniden kazanıyorlar. Bu, tam olarak, hayatı yeniden talep etmeyi amaçlayan bir hareket. İnsanlar ihtiyar din adamlarının onlardan esirgediği normal bir hayatın var olduğunu hissediyorlar. Bu adamların halktan son derece kopuk olmakla birlikte insanların yaşamlarını sömürdüklerini hissediyorlar.
“Yalnız, Yoksul, Kötü, Vahşi ve Kısa…”
16 Kasım 2022 Çarşamba
Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmasını isteyenler, referandum kampanyasında Brexit’i Birleşik Krallık’ta (onlara göre) yanlış giden ne varsa her şeyi düzeltecek bir sihirli değnek, her derde deva bir ilaç gibi sunmuşlardı. Ne referandum sürecinde öne çıkan Brexit yanlısı Muhafazakâr Parti kadrolarının, ne de Brexit kampanyasının lokomotifleri arasında yer alan İngiliz sağının güzide isimlerinden Nigel Farage ve arkadaşlarının Brexit sonrası dünyaya ilişkin herhangi bir pratik çözüm önerisine sahip olmadığının anlaşılması fazla zaman almadı.
Yolda Olmak: “Yol Durumu” Üzerine Tekinsiz Bir Patika Denemesi
13 Kasım 2022 Pazar
Mutluy-muş- gibi, eğleniyor-muş- gibi, bilgiliy-miş- gibi. Böylece gerçek olduğunu zannettiğimiz bir yanılsamanın içinde yaşarız. Truman Show’da, çok güzel bir adada yaşayan ancak kendi dışında her şeyin sahte olduğunu filmin sonunda anlayan Bay Truman gibi. Günümüzde televizyonun yerini tutan sosyal medya, herkesi hem nesne hem de izleyici konumuna sokmuştur.
“Benim için Sosyalizm Bir Model Değil… Bir Hareket”
11 Kasım 2022 Cuma
Benim için sosyalizm bir model değil; aksine kâra yönelik çıkarları kolektif mülkiyet, toplumsal refah, dayanışma ve “halk iktidarı“ adına arka plana iten bir hareket. Bu anlamda tezatlı bir güç: azınlığın (büyük sermayedarların) iktidarına karşı bir çoğunluk hareketi. Bu hareket devletin dışında ve devlete karşı olarak gelişiyor; ancak elbette devlette değişimler için de savaşması gerekiyor. Çünkü toplumsal ilişkileri devlet örgütlüyor.
Türkiye’nin Propaganda Rejiminde Muhalif Medya
10 Kasım 2022 Perşembe
Uydu ve dijital televizyon platformlarında yayın yapan televizyon kanallarını ve halen basılı çıkabilen birkaç gazeteyi saymazsak, muhalif medya denilen grup çoğunlukla online alana sıkışmış durumda. Haber için para ödemeyi sevmeyen ya da böyle bir parası olmayan okur kitlelerinin online mecralara maddi kaynak sağlaması mümkün değil. Dijital medyaya verilen reklam payının artmasına rağmen bu online mecralara verilen reklamların da giderlerini karşılamıyor oluşu bilinen başka bir gerçek.
"Dezenformasyon" ve Muhalefet Nasıl Konuşur?
8 Kasım 2022 Salı
Siyasî hasımlarını her çağırışında onları anonimleştiren sıfatları tercih etmesinin yanı sıra, gizlenmeyi ima eden zamirlere başvurduğunu da göz önünde bulundurduğumuzda, iktidarın sosyal medyadaki bilginin doğruluğuyla değil, insanların sosyal medyada hangi biçimlerde arz-ı endam ettiğiyle ilgilendiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla dezenformasyon iktidarın dilinde epistemolojik bir sorun değildir; “gizlenme” ile “infial yaratma” arasında özdeşlik kuracak işlevsel bir çerçevedir.
Apollon’a Karşı Kreusa, İktidara Karşı Şebnem Hoca
6 Kasım 2022 Pazar
Şebnem Korur Fincancı’nın bir beyanı nedeniyle göz altına alınıp tutuklanması da ifade özgürlüğü hakkının hiçbir şekilde mevcut olmadığını göstermiş ve var olan olgunun Tanrı ya da monarklar karşısında vuku bulan parrhesia olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla halihazırda Türkiye’de yurttaşların tabi olduğu sistemin anayasaya, uluslararası sözleşmelere ve hukuk devletine dayanan temsilî parlamenter sistem olmadığı, daha çok monarşiye yakın olduğu söylenebilir.