Z Kuşağının Siyasi Teşekkülünde Celal Şengör Figürü
6 Mart 2024 Çarşamba
Celal Şengör'ün Z kuşağında gördüğü teveccühün en büyük besleyicilerinden birisi, yirmi küsur senelik iktidarın dinî ve irrasyonel yönetiminin yarattığı ıssız ve çorak arazide gayet cüretkâr ve marjinal kalan bir ses olmasıydı. Ateist olduğunu, porno izlemeyi sevdiğini, hükumetin dinî politikalarına kesinkes karşı olduğunu, 12 Eylül'ü tüm yüreğiyle sahiplendiğini korkusuzca söylemesi bu çorak arazide kendini yalnız hisseden gençlerin dikkatini çekti.
Montaigne’nin Denemeler’inde Kadınların ve Erkeklerin Eşitliği Sorunu
4 Mart 2024 Pazartesi
İşin aslı, Denemeler’de Montaigne sürekli bir şekilde erkeksi ve kadınsı kategorileri bozmaya ve muğlaklaştırmaya çalışır. Geleneksel kültürün kadınlarla özdeşleştirdiği birçok özelliği kendi üzerine alır. Ya da tam tersini yapar. Örneğin kendini yumuşak başlı ve şefkatli olarak tanımlar. En ufak bir kararın ona ağır geldiğini ve beklemeyi tercih ettiğini ifade eder.
Perihan Pulat’ı Hatırlamak
1 Mart 2024 Cuma
Kuşaklar boyu birbirini takip eden bir silsile biçiminde süren anmalar, hafıza kayıtları, önceki kuşağa duyulan borçluluk solun “hissiyat yapısı”nın birer parçası gibi görünüyor. Fikirlerin ve değerlerin nasıl algılandığı, nasıl yaşanıp nasıl hissedildiğiyle ilgili bu yapı, sosyalizm gibi kolektif hareketlerde cisimleşen ve pek çok kuşağın hissiyatını canlandıran fikirler için özellikle geçerli. Perihan Pulat’ın eylemlerde kullandığı dövizlerde eksik etmediği Behice Boran fotoğraflarından barış simgeli takılara, para harcamaktaki aşırı hassasiyetten sokağı terk etmemekteki inada varana dek pek çok imge ve davranış da bu hissiyat çerçevesinde okunabilir.
Kozmopolit Bir Dünyaya Doğru
29 Şubat 2024 Perşembe
Güneyden kuzeye yönelen göçmen işçiler, körfez ülkelerinde, Avrupa’da, Kuzey Amerika’da ve diğer ulaştıkları yerlerde, düşük ücretlere, emeğin ucuzlaşmasına karşı örgütlenmeye başlıyorlar. Göçmen işçi sendikaları, dernekleri ve inisiyatifleri dünyanın her tarafında filizleniyor. Emek piyasasının göçmen emeğini ucuz tutmak ve onları sömürmek için ulusal yasa ve kanunlarda sürekli değişiklikler yapması, onları vazgeçirmiyor.
İlhan Berk’in “Günaydın Yeryüzü”sündeki “Dünya Ailesi”nin Ekopoetik Anlamı
27 Şubat 2024 Salı
İşin düşünsel boyutu ve düzeyleri bir yana onun dünyaya yaklaşımı kadar o yıllarda büyükşehirlerin dışında kasaba ve köylerde yaşıyor olmasının yazdıkları üstünde çok fazla etkisi vardır. Kasaba ve köylerde yaşama insanın doğrudan yabana yakınlığı, hatta büyük ölçüde onun içinde yaşaması olarak anlanabilir. Bundan dolayı da yaban baştan beri İlhan Berk’in ilgisi dahilinde olmuştur denebilir.
Bu Bir Kamu Spotu Değildir: Tüttüren Bedenin Poetikası
25 Şubat 2024 Pazar
Bir ürünün verdiği hazzı onun potansiyel tehlikeli etkisinden sıyırma düşüncesi, tutuşmakta olan tütün söz konusu olduğunda tıkanıverir. Kafeinsiz kahve, diyet kola, alkolsüz bira, ultraviyolesiz günışığı, kolesterolsüz mayonez, korunaklı seks diye sürüp giden rezervleriyle hazcı tüketim, bu kez güvenlik endişesini, emniyet takıntısını yatıştıramaz. Faydası zaten tıraşlanmış, statü sembolleri artık tavsamış, keyfi ise büsbütün bir cefaya dönüşmüş olan tütün, çağdaş toplumsallıkta biyomedikal aklın çeperlerine teslim edilmiş gibidir.
“Biz” Duygusu, Adabımuaşeret ve “Üveyleşmiş Halk”
24 Şubat 2024 Cumartesi
Benzerliğin şiddetinden malul, tümelin edebiyle biçimlenmiş, mazbut mahut insanlar toplumu dışında kalmış her bireyin ismi de, cismi de, doğal olarak, halihazırdaki ayrışma ve kamplaşmadan ötürü, toplamdan düşürülüp “üveylikler” hanesine yazılıdır şimdiden. Öyleyse, siyaseten talep edilen “biz” duygusunun da bir kotası var; “bizden” olanların mutluluğu ve selameti için düşünülmüş tek taraflı bir vaadi.
Bir Panteon Hikâyesi: Missak Manouchian ve Mélinée Manouchian’ın Işıldayan Yıldızı
21 Şubat 2024 Çarşamba
İşte Missak Manouchian ve Mélinée Manouchian’ın bir parçası olduğu böyle bir politik dünya: Neredeyse herkesin birden fazla dil konuştuğu, madenlerde, limanlarda, konfeksiyonlarda çalışmış, yeraltı örgütlenmesini, gizlilik içinde politik propaganda yapmayı bilen, sürekli kâğıtsız, pasaportsuz, kaçak yaşayan ya da kaçak yaşama riski bulunan bir komünist enternasyonal. Belki de bu nedenle, Missak ve Mélinée Manouchian’ın devlet töreni ile Panthéon’a yerleştirilmesi, onların inancını ve cesaretini onurlandırma anlamına gelse de onların politik mücadelelerinin içerdiği pek çok unsuru ve esasen ürettikleri devrimci pırıltıyı seyreltiyor.
Ejder Yılında Göç
15 Şubat 2024 Perşembe
Çin'de artan emek maliyetlerinden dolayı düşük katma değerli birçok sektör ya daha küçük şehirlere ya da Güneydoğu Asya'daki daha düşük iş gücü maliyeti olan ülkelere taşındılar. Hizmet sektörü büyük şehirlerdeki istihdam artısının ana taşıyıcısı oldu. Bu alanda da özellikle dijital platform çalışanları başı çekiyor. Özellikle Türkiye'deki Getir ve Yemek Sepeti benzeri hizmetler sunan Meituan, Elema gibi platformlarda kurye olarak çalışan milyonlarca genç, kendi şehirlerinden büyük şehirlere göç edip sosyal güvenceye sahip olmadan tek başlarına yaşıyorlar.
Beklentisizliğin İmkânı olarak Umut (II)
11 Şubat 2024 Pazar
Yukarıda belirtilenler doğrultusunda noktasal, ölçülebilen bir süreklilik olarak algılanan zamanın niceliksel olduğunu söylemek hatalı olmayacaktır. Bu durumda kairos niteliksel zaman olarak tanımlanabilir. O zaman timing olarak ifade edilen durum da niceliksel zamana ilişkindir denebilir. Bir adım daha ilerleyerek niceliksel zaman beklenti ile birlikte düşünülebilirken niteliksel zaman deviniminde umudu taşır diyebilir miyiz?
Felaketin Temsilinden Tanıklığın İmkânsızlığına: Başkalarının Acısına Bakmak
8 Şubat 2024 Perşembe
Her ne kadar görüntülerin içerisinden neyi alıp neyi atacağımıza karar verme yetisine sahip bireyler olarak geride bıraktıklarımıza karşı duyarsızlaşmayı bile isteye tercih etsek de gördüğümüz tüm yüzlerin yazgısı toplumsal bellek üzerinden kendi tarihimizin bir parçası olarak bizimle gelmektedir. Sosyal medyada tanıklık ettiğimiz kriz, afet ve yıkıcı bir olayla ilişki kurma biçimimiz, bu mesafelenmeyi kurma biçimimizi de bir şekilde yapıbozuma uğratmakta, bizi başkalarının acısına bakmaya zorlamaktadır.
Hatay’dan İstanbul’a: 6 Şubat Depreminden Çıkan Yeni İmar Rejimi
6 Şubat 2024 Salı
Yani iktidar pek çok açıdan bir laboratuvar olarak gördüğü Hatay’dan, uzun süredir uyguladığı imar siyasetini daha da ileri götürmenin cesaretini ve fırsatını bularak ayrıldı. İşin doğrusu onca yıkıma ve aleni sorumsuzluğa rağmen deprem enkazının gölgesinde girdiği ilk seçimden elde ettiği sandık sonucunu da bunun bir onayı saydı. “On bir ilde bunları yapabiliyorsam, niye her yerde yapmamayım” düşüncesiyle tahkim edilmiş yeni bir imar ve iskân siyasetinin dayanağı olacak olağanüstü yetkilerle donatılmış bir yasayı, kısa sürede hayata geçirdi.
Felaketin Ardından: Belirsiz Geçmiş, Umutsuz Gelecek, Tutulmamış Yas
6 Şubat 2024 Salı
Afet sonrası dönemde, devletlerin görevi, insanların yaşama hakkını güçlü bir şekilde korumak için bütünlüklü bir sitem kurarak toplumsal dayanıklılığı artırmak, kendi sınırları için yaşayan insanların her koşulda ve zamanda, ayrım gözetmeksizin, insan haklarına, insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmelerini sağlamak olmalıdır.
Türkiye’nin Yeni Güvenlik Rejimi
5 Şubat 2024 Pazartesi
Savunma sanayii, yeni güvenlik rejiminin en büyük somut kazanımlarından biri olarak çok güçlü bir toplumsal meşruiyet kaynağı haline gelmiş durumda. 2023 seçimlerinde başta TCG Anadolu olmak üzere savunma projelerinin adeta Cumhur İttifakı’nın seçim otobüsü gibi kullanılması, ekonomik kriz ve kurumsal çöküşün savunma sanayii etrafında yaratılan yeni bir kalkınma modeli anlatısıyla gölgelenmesi ve muhalefetin soyut eleştirilerine somut kazanımlarla cevap verilmesi, yeni rejimin yarattığı toplumsal meşruiyetin en güncel örnekleri olarak karşımıza çıkıyor.
“El Planeta” ve “Hayat” Filmlerindeki Kadın Karakterlere Bakış
4 Şubat 2024 Pazar
Çocukken bakkal dükkânında çalışan Hicran neden genç kızlığında ya da evlilikleri boyunca çalışmaz? Neden ilk evliliğini yaptığı emekli öğretmen Orhan’ın hayalinde Hicran’ın en fazla kırtasiyeye gelip yardım edebileceği düşüncesi vardır? “Ne istiyorsan onu yaparsın canım,” der Orhan. Hicran ise, “Benim bir hayalim yok, eskiden vardı ama şimdi yok!” diye cevap verir.
İstanbul’un Martıları Mario Levi İçin Ağlarken
1 Şubat 2024 Perşembe
Mario Levi’yi bu kadar önemli bir İstanbul yazarı kılan, şehrin kimliğinin tam merkezinde duran bu göçebelik ruhunu, tamamen şahsına münhasır bir üslupla, gerçek bir ustalıkla, asla bağırmadan yansıtmayı başarabilmiş olmasıydı diye düşünüyorum. Bunu, öyküde en ustalıkla başarmış olan Sait Faik’ti muhtemelen; zaten Levi de aynı konuşmada onu “gerçek ustalarından biri” olarak kabul ettiğini söylüyordu.
Erdoğan ve AKP Türkiye Siyasetini Nasıl Domine Etti? “Eşraf Siyaseti”nden “Ulusal Makine Siyaseti”ne
29 Ocak 2024 Pazartesi
AKP’nin yükselişi Türk siyasal sisteminde hem bir sürekliliği hem de bir değişimi yansıtmaktadır. Parti, çoğunlukla bizzat AKP tarafından oluşturulan yeni bir siyasi elite bağlı olması açısından yenidir. Ancak AKP Türkiye’nin parti siyasetinin geleneksel klientelistik ve personalistik yönelimlerini aşamamış; ancak bu dinamiklerin yeni versiyonlarını yaratmıştır. Aslında AKP, klientelizmi elinden geldiğince merkezileştirerek ve partinin güçlü “yaşarkalma ağları”na dayanan ve diğer partilerin çağrılarına direnen geniş bir seçmen kitlesi yaratarak klientelizmi yeni bir düzeye taşımıştır.
Şiir Bahis Sitesinde, Hakikat Sonrasında
28 Ocak 2024 Pazar
Edebiyatçılar özelinde şairlerin de bahis oynanan yarış atlarına dönüşümü, Hakikat Sonrası bir düzlemde, onların ne şekilde şiir yazacağına etki ediyor mu? Ediyorsa, bu etki onların edebî tercihlerinden mi kaynaklanıyor yoksa Alexander Beercorft’un kavramsal çerçevesini çizdiği “küresel edebî ekolojide” yer alma arzularından mı?
Peter Harling’le söyleşi: “Dehşetin sonuna kadar gidilecek ve herkes kaybedecek”
25 Ocak 2024 Perşembe
Bence pek çok Arap rejimi Filistin davasına karşı son derece kayıtsız. Asıl sorun Filistin davasının sadece şehitlik ve acılarla var olabileceği düşüncesi. İşte bu nedenle Hamas, geçmişte gördüğümüzden çok daha yoğun olan bu acıyı yeniden ön plana çıkararak, bugün bir nevi zafer kazanıyor. Ancak ne yazık ki bu çatışmanın ileride unutulacağından da eminiz. Paradoks şu ki, iki çatışma arasında Filistin davası en güçlü desteği, örneğin Batı Şeria'da işgalci güçler tarafından işlenen ihlalleri acımasızca kınayan İsrail sivil toplumundan alıyor.
TEKNOFEST’lerin Ruhu: Tekno-Milliyetçilik
22 Ocak 2024 Pazartesi
TEKNOFEST aslında bir nevi sağı birleştirme stratejisinin yeni bir ürünü. Kalkınmacı, modernleşmeci ve güvenlikçi yeni Türkiye anlatısını elle tutulabilir, önünde poz verilebilir hale getirerek sağdaki seküler-muhafazakâr ayrımını, genç nesil özelinde, milli gurur söylemi etrafında yatay şekilde kesiyor.
Hafıza Sahasındaki Hrant Dink
19 Ocak 2024 Cuma
Hrant Dink sözüne gerçekten kulak kabartanlara ilham vermeye devam edecek şüphesiz, ancak memleketin gam ve kasavet yüklü ahvalini güneşli günlere çevirmek için yeni yollar arayacak olanlar bizleriz. Bunu yaparken onu hafıza alanındaki güç kavgasında siyasi duruşumuza göre ehlileştirdiğimiz bir araç haline getirmekten sakınmak, neyi neden söylediğini anlamaya çalışmak ahlâki bir sorumluluk.
"Sanki Her Şey Biraz Felaket": Türkiye’nin Siyasetsizlik ve Geleceksizlikten Sıkılan Gençleri
18 Ocak 2024 Perşembe
Peki nedir filmdeki gençleri sıkan? Yukarıda bahsettiğim durumlar tabii ki evrensel. İşsizlik, göç edememe ve ülkeye sıkışma, orta sınıf bunaltısı ve ilişkisizlik. Bunlar dünyanın her yerinde mevcut. Ancak Subaşı’nın filmi, Türkiye’ye özgü sıkıntıları da bizimle paylaşıyor ki bunların başında “siyasetsizliğin sıkıntısı” var gibi geliyor bana.
Yerel Seçimlerin “Genel”liği ya da “Yer”sizliği
15 Ocak 2024 Pazartesi
2019 seçimlerinde muhalefete başarı getiren, gönlüne göre oy verme motifinin yükselişi olmuştu. Aynı evden farklı oylar çıkma oranının yükselişi bunun en önemli işareti. Yine, muhalefetin duygularla rasyoneli birleştirebilmesi (yani stratejik tercih ile gönül tercihini örtüştürebilmesi) önemli bir etkendi. İktidar destekçilerinde ise stratejik davranma zorunluluğunun yorgunluğu vardı. Öyle ki örgütlerin saha enerjisi bile oldukça düşük seyretti.
"Hayat": Çıkışı Olmayan Bir Öykü mü, Yoksa Her Şey Performansa mı Dönüşüyor?
14 Ocak 2024 Pazar
Hayat, omurgasına bir kadının öyküsünü yerleştirmiş gibi görünse de, kadın sorunsalına dair bir film değil. Hicran sustukça, ki bu suskunluk duyduğu korkudan, gördüğü baskıdan çok onun seçimi gibi duruyor, etrafındaki erkeklere bakmaktan başka bir yolumuz kalmıyor. O erkekler üzerinden Hicran’ı anlamaya, çelişkilerini, tepkisizliğini kavramaya çalışıyoruz. Elbette yaşadıklarına bakıldığında tepkisizliğinin aslında bir tepki olduğunu, hiçbir ifade taşımayan yüzüyle dünyaya karşı durduğunu, bunun psikolojik bir durum olduğunu kavrayabiliriz.